Taha Akyol Milliyet 17 Mayıs 2007: “IPI toplantısından sonra Başbakan Erdoğan'la kısa bir görüşmem oldu. Önce, cumhurbaşkanı seçimini sordum. Zaten aşırı yetkileri olan cumhurbaşkanına bir de halk tarafından seçilmek gibi büyük bir siyasi güç verilirse, parlamenter sistemin dengesi bozulmaz mı?Başbakan'ın cevabı:- Evet haklısınız. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi halinde başkanlık veya yarı başkanlık gibi sistemleri düşünmek gerekirdi ama Türkiye'nin gündeminde bu yok. Biz cumhurbaşkanını halkın seçmesini, parlamenter sistemi değiştirmek için değil, önünü açmak için gündeme getirdik...”
“Parlamenter sistemin önünü açmak”! İşte Tayip Bey yine ağzından kaçırdı. Bu günün koşullarında, parlamenter sistemin (seçmenin %24’üye, mecliste %60’ı ele geçirince, seçim yönteminden dolayı meclis aritmetiğinin, seçmen çoğunluğun iradesinin yerine geçtiği bir sistem…) önünü açmak istiyoruz ifadesi, “mecliste aldığımız kararların, devletin başka organları tarafından denetlenmeden uygulanmaya konmasının önünü açmak istiyoruz” anlamına gelmiyor mu?
Kuvvetler ayrılığı ilkesi, devlet içinde kurulu denetim ve dengeleme kurumları (Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi vb…) bir kenara itilecek ve yasamayı elinde tutan hükümet gücün tek kaynağı olacak istediği yasayı istediği gibi değiştirecek böylece rejimin biçimini belirleme gücüne sahip olacak…
Buradan, özellikle gelişmekte olan, sivil toplum kurumlar yeterince gelişmemiş, demokrasi geleneği zayıf bir kapitalist ülkede, kolaylıkla Bonapartizme, Faşizme, hatta şeriat düzenine bir kaç yasal düzenlemeyle geçilebilir… Tabii birileri buna direnmeye kalkarsa da iç savaş davulları çalmaya başlar. Bu gün istikrar adına AKP’yi destekleyenler yarın kendilerini en derin istikrarsızlığın içinde bulabilirler…
Thursday, May 17, 2007
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment