Thursday, May 28, 2015

Quo Vadis Europe

Son haftalarda farklı yönlerden esen sert rüzgârlar, Avrupa Birliği “gemisinin” gelecekte izleyeceği rotaya ilişkin “Quo Vadis” sorusunu gündeme getiriyor.

AB’nin ekonomik temelinin dayandığı neo-liberal “kemer sıkma” politikalarına muhalefet güçleniyor. Avrupa Birliği projesine kuşkuyla yaklaşanlar Lizbon anlaşmasını tartışmaya açmak istiyorlar. Ekonomik, finansal, siyasi entegrasyonu, Lizbon anlaşması altında ilerletmek isteyenler de kararlı görünüyor.

‘Neo-liberal gerçekçiliğe’ karşı...

(...)
Yazının devamını okumak için "tık"layınız 

Tuesday, May 26, 2015

IŞİD’in ‘inanılmaz’ işleri

Paranoyam, komplo teorilerine yatkınlığım, geçen hafta IŞİD Irak’ta Ramadi’yi, Suriye’de Palmira’yı ele geçirince yine depreşti. Tam bu sırada “Obama’nın Irak politikası iflas etti” temalı yorumları okumaya başlayınca, iyice kuşkulandım. Hatırlarsanız, daha önce bir pazartesi yazımda (10/11/2014), Prof. Michael Glennon’un “Çifte yönetim” başlıklı bir çalışmasını aktarmıştım: ABD’de ulusal güvenlik, savunma konularıyla ilgili kararlar, istihbarat ve savunma kurumlarının en üst kademelerinde hazırlanıyor, devlet başkanlarına, onaylanmak üzere sunuluyor. Bu nedenle, kararların devlet başkanlarını aşan stratejik eğilimlere ilişkin bir boyutu oluyor. 

IŞİD ne biçim bir şey?
IŞİD, ABD liderliğindeki bir koalisyonun mutlak hava üstünlüğü altında, çok yakından gözlenen, insani (HUMINT), elektronik (SIGINT) istihbaratın yaygın, derin biçimde toplandığı bir bölgede kolaylıkla sınırları geçerek hareket ediyor. IŞİD aynı anda birçok cephede savaşabiliyor; aralarında 900 km uzaklık olan iki stratejik hedefi aynı hafta içinde ele geçirebiliyor.

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız 

Thursday, May 21, 2015

O korku beni korkutuyor

İktidar partisinin liderliği çok korkmaya başladı. Ben de onların korkularının olası sonuçlarından korkuyorum.

Seçimlere giderken AKP iktidarda olmanın tüm olanaklarını, yasal sınırları zorlayarak kullanabiliyor. Halen ortalıkta dolaşan kamuoyu yoklamaları, seçimlerden sonra şöyle ya da böyle yeni hükümeti AKP’nin kuracağını söylüyor. Ne var ki, seçim meydanlarında AKP liderliği, bu kamuoyu yoklamalarının sonuçlarından haberi olmayan bir yabancıya “bunlar ne kadar da korkuyorlar; galiba gidiciler” dedirtecek konuşmalar yapıyorlar.

Adeta yeni bir rejim
Mısır’da askeri rejimden bozma yönetim eskiye dönerken hızını alamayıp, seçilmiş Başkan, Müslüman Kardeşler’in lideri Mursi’yi idama mahkûm etti. Başbakan Davutoğlu da bu karara karşı çıkarken hızını alamayıp Türkiye’de devlet başkanlarının ve başbakanların bundan böyle “mahkeme önüne çıkarılamayacaklarını” açıkladı. Böylece bu ülkede, seçilenlerin, yasalardan muaf ve dokunulmaz oldukları bir rejime geçilmiş olduğunu öğrenmiş olduk. Bu sırada, Cumhurbaşkanı da “bilinçdışından” yüzeye çıkan bir şeylerin etkisiyle, Mursi ile kendini özdeşleştiriyor, bir gün kendisinin de idama mahkûm edilebileceğinden (neyle suçlanacağını düşünüyor acaba?) söz ediyor.
Ya bu iki siyasetçi bizim bilmediğimiz bir şeyleri biliyorlar ya da bir başka nedenden büyük bir korku içindeler. 

Yazının devamını okumak için tıklayınız 

Thursday, May 14, 2015

Amerikan tarzı: Irkçılık, isyan, paranoya

Abartılı bir başlık oldu ama son yıllarda polis şiddetine, siyahi gençlerin umarsızca öldürülmesine karşı patlak veren isyanlar, beyaz muhafazakâr Amerikalıların gittikçe artan paranoyası, aklıma Huntington’un “Biz Kimiz: Amerika’nın Büyük Tartışması” (2005) kitabını, bu tür başlıkları getiriyor.

Obama 2008 yılında başkan seçildiğinde, Amerika’da köklü bir değişikliğin gerçekleştiği, hatta “ırkçılık sonrası” topluma geçildiği ileri sürüldü. Bu köşede Obama’nın kişisel tarihine, eğitimine ve toplumsal konumuna bakarak onun ortalama beyazdan daha beyaz olduğunu savunduk; hiçbir şey değişmeyecekti... Üç etken bizi doğruladı; Amerikan toplumu içindeki yapısal ırkçılık; muhafazakâr beyazların duble (hem demokrat hem siyahi ve Hüseyin) Obama nefreti; ekonomik krizin işsizliği yoksulluğu, evsizliği arttıran etkileri. 

Siyahi, işsiz ve tutuklu
(...)

Yazının devamını okumak için "tık"layınız 

Tuesday, May 12, 2015

Seçimlerde seçenek sorunu

İngiltere seçimleri öncesinde televizyon haberlerinde, seçim programlarında sıkça karşılaştığım bir sahne beni çok düşündürdü. Bu, İngiliz İşçi Partisi’nin seçimleri kaybetmesini de açıklayan sahne, aklıma yine, “yapışkan statüko”, “algısal kilitler” kavramlarını getirdi. Türkiye’de genel seçimlere giderken de “benzer bir durum söz konusu olabilir” diye düşündüm. 

(...)

‘Algısal kilitler’, ‘Patika bağımlılığı’
Tek bir partinin, yürütme üzerinde, uzun süre egemen olduğu ülkelerde, siyasi kararların alınma süreçlerinde, bu partinin iktidar yaşamının çok ötesine uzanan, kalıcı davranış biçimleri, “patika bağımlılığı” yaratan “algısal kilitler” oluşuyor.


(...)

Yazının tamamını okumak için "tık"layınız 

Thursday, May 07, 2015

‘Yeni büyüme stratejisi’ (II)

Yeni bir “büyüme stratejisi”nin gerekli olduğu kesin ama oluşturmaya, uygulamaya yönelik çabalar başarılı olamıyor. Bu başarısızlığın nedenleri için, strateji oluşturma süreci üzerinde düşünmeyi deneyebiliriz.

Bu bağlamda, diyelim ki, yetkin bir epistemik topluluk oluşturduk, ekonomik krizi analiz ettik, gerekli önlemleri, uygun devlet politikalarını, yeni stratejiyi ürettik.

Bu yeni strateji, acaba, devlete girdi olmadan önce, güç ilişkilerinin, sınıf çıkarların filtresinde geçebilecek mi, uluslararası ekonomik jeopolitik dengeler içinde kendine bir yer bulabilecek mi?
Sonra, devlet bu girdiyi hazmedebilecek, stratejiyi devlet politikalarına dönüştürebilecek bir “metabolizmaya” sahip mi?

(...)

Yazının devamı için tıklayınız