Wednesday, November 27, 2013

Borsaların keyfi yerinde... Bir okuyucu notu

Ergin Bey merhaba,

Bugün (27.11.2013) Cumhuriyet’te çıkan yazınızı yine keyifle okudum. Genel olarak yazılarınızda düşündürücü, ufuk açıcı, bilgilendirici analizler olduğunu düşünüyorum ve takip etmeye çalışıyorum.

Bugünkü yazınızı okurken, dün akşam Bloomberg radyosunda dinlediğim program aklıma geldi. İki bayan konuşuyorlardı. Biri sorular soruyor diğeri de yanıtlıyordu. Yanıtlayan bayan analizler yapıyor, tavsiyelerde bulunuyordu. Borsadan, banka sektöründen konu açıldı. Analizci bayan “bankalarda bir hareket olması zor, onun için bir hikaye yazamıyoruz, altını dolduramıyoruz, hareketlilik için bir takım haberler olması gerekiyor” gibi ifadelerle durumu özetledi. Borsa’nın büyük oranda fiktif, dayanağı olmayan, reel sektörden oldukça uzak bir “medium” olduğunu az çok bilmeme rağmen bu itiraf beni şaşırttı. Acaba herkes bunun zaten farkında mıydı diye düşünmeden edemedim. J

Diğer yandan yazınızda mali genişleme konusunda belirttikleriniz, bir süredir kafamda yaptığım benzetmeyle örtüşüyor. QE’yi, uyuşturucu müptelasına verilen dozlara benzetiyorum. Hasta (piyasa) artık bu dozları almazsa hastalanıyor ama bir yerde de kesilmesi gerekiyor. Zaten dozlara da bağışıklık oluşturmuş, verilse de pek fayda etmiyor. Sonunda yazdığınız gibi, umarım bu sefer bu işlere neden olanlar bu işten zarar görürler ve uzun vadeli bazı önlemler alınır. Aksi takdirde bu açgözlülükle uygarlığın sonunun gelmesi çok uzak bir ihtimal değil.

Aslında bunları twitter üzerinden paylaşmak daha uygun olabilirdi ama twitter hesabım yok J.

İyi çalışmalar dilerim.

Devrim Türkmen

Borsaların Keyfi Yerinde. Ekonomiyi Hiç Sormayın

Geçen hafta ABD’de Dow Jones Sanayi Endeksi, ilk kez 16.000’i geçerek tarihi bir rekor kırdı. S&P 500 ve Nasdaq teknoloji endeksi de rekor düzeylere çıkmıştı. Dolayısıyla, hafta kapanırken “balon” tartışmaları çok haklı olarak yine gündeme geldi. 
Borsaların bu biçimde hızla yükselmeye başlaması doğal olarak, yeni bir mali kriz olasılığını akla getiriyor. Çünkü ABD ekonomisinde, yeni iş yaratma, gelir artışı, emek piyasasına katılım, ulusal borçlanma gibi “reel ekonomi” alanlarında dikkate değer bir iyileşme yok. Ev piyasasında fiyatlar yine düşmeye başlamış. 

Yavaş büyüme, kırılgan ekonomi sorunu yalnızca ABD’ye ait değil. Geçen hafta OECD 2013 yılı için ekonomik büyüme beklentisini yüzde 3.1’den 2.7’ye çekti. Avrupa Birliği’nde en dinamik ekonomilerde bile büyüme oranları yüzde 1 civarında dolaşıyor. Gelişmekte olan ülkeler denen kesimde de büyüme oranları düşüyor. 

Yazının devamını okumak i.in "tık"layınız

Wednesday, November 20, 2013

Ortadoğu’da Ortada…

Diyarbakır’daki “gösteriye” karşın, AKP Türkiyesi, “bölge lideri”, “dünya gücü”derken “onurlu yalnızlık” gibi açıklamalara sığınmaya çalışsa da şimdi Mısır ve Suriyeİran sorunları üzerinden rakip kamplara ayrışmaya başlayan Ortadoğu’da ortada kalmış görünüyor. Şimdi bir yön değişikliği yapmaya çalışıyor. Ancak ülke politikaları, yüklü tankerlere benzerler, yeterli ön hazırlık yapılmadan dönmeye başlarsanız devrilebilirler. 

(...)

 Barzani Ortadoğu’nun mezheplerle aşiretlerin sürekli salladığı,petrolle yağlanmış kaygan zemininde uzun süre bir noktada duramaz!

CIA’nın bildikleri...
(...)

Wednesday, November 13, 2013

Bir düzeltme

Kılıçdaroğlu'nun sözleri bana CHP'nin olası dış politka eğilimlerine ilişkin kaygılarım üzerinden bir şey anımsattı. Halbuki, okuycularımdan Erdem Deniz Enisel'in konuşmanın o paragrafıyla ilgili gönderdiği metin, Kılıçdaroğlu'nın dış politika dan değil CHP'den söz ettiğini gösteriyor:

 “Tek amacımız var, tek ilkemiz var, tek hedefimiz var: Haramilerin saltanatına son vermek. Biz siyaseti halka adanmışlık olarak biliriz. Biz siyaseti cebimizi doldurmak için değil, halkın zenginleşmesi için yaparız. İktidar yurttaşlarını unutmuş, iktidarda kalmak için otoriter bir rejimin peşinde. Türkiye Değişim Hareketi’nin Ankara’ya gelişi, beraber oluşumuz gücümüzü pekiştirecektir. Halka bir umut verecektir. Ayrılığa, gayrılığa yer yok. Hangi siyasal görüşten olursa olsun, hangi inançtan olursa olsun, hangi kimlikten olursa olsun Cumhuriyet değerlerini savunan, kadın erkek eşitliğini, demokrasiyi, özgürlüğü savunan herkesi Cumhuriyet Halk Partisi’nin şemsiyesi altına bekliyorum. Küçük olsun benim olsun dönemi bitmiştir. Büyük olsun Türkiye’nin olsun diyoruz artık. CHP’li olmak demek özel yaşama saygı duymak; adam gibi adam olmak demektir. Korkmayın, çekinmeyin, artık daha güçlü CHP var. İstanbul yeniden ayağa kalkacak.” 



‘Yapışkan Statüko’

Sarıgül’ün, CHP’ye dönmesine ilişkin haberleri okurken “yapışkan statüko”,“patika bağımlılığı” kavramlarını anımsadım (09.11.2011 
www.globalpolitikultur.blogspot. co.uk/2011/11/tek-parti-egemenligiyapskan-statuko.html ). O yazımda “pasif devrim” kavramından yararlanıyor, uzun süreli tek parti egemenliği dönemlerinde siyasette oluşan “patika bağımlılığı” denenolguya yol açan “algısal kilitler”den söz ediyordum.

(...)

Yazının devamını okumak için "tık"layınız

Wednesday, November 06, 2013

Şoke Oldum, Şoke!..

 Edward Snowden’ın açıkladığı NSA belgelerine göre ABD’nin Ulusal Güvenlik Ajansı, 35 ülke liderini, çevresindekileri, birçok ülkede vatandaşların büyük bir kısmını, dev şirketlerin çalışanlarını, yöneticilerini, akıllı telefonları, internet iletişimleri üzerinden izliyor, Google, Yahoo gibi kuruluşların hesaplarına girerek bilgi topluyormuş. Avrupa ülkelerinin liderleri, başta Alman ŞansölyesiMerkel olmak üzere adeta şok geçirdiler. 
     Şimdi aklınıza “Casablanca” (1942) filmindeki ünlü sahne gelmiyor mu? Yiyici polis şefi Louis (Henried), Rick’in (Bogard) gazinosunu, “ikinci bir emre kadar”kapatırken kendisine şaşkınlıkla bakan Rick’e sitem ediyor: “Rick, şoke oldum şoke! Burada kumar oynanıyormuş.” Tam o sırada bir garson gelip Louis’ye bir avuç para veriyor: “Efendim bugünkü kazancınız”...

     ‘Biz casusuz, casusluk yaparız, yerse...’ 
(...)

Yazının devamını okumak için "tık"layınız