Wednesday, April 30, 2014

Yarın 1 Mayıs!

Yarın, toplumun gerçek “mağdurları” eşitlik, özgürlük, dayanışma arzularını dilegetirmek, tarihte bu arzular uğruna verilen mücadeleleri, yapılan fedakârlıkları, çekilen acıları anmak için Taksim Meydanı’nda toplanmayı planlıyorlar. Başbakan da buna izin vermeyeceğini açıklamış bulunuyor. 
(...)

Şimdi karşımızda, demokratik haklarını kullanmak isteyenlere “şımarıklık etmeyin”diyen bir Başbakan; internet yasaklarını, MİT Yasası gibi baskıcı yasaları hızlaonaylayan bir Cumhurbaşkanı, “AKP 500 yıl kalacak” diyen bir Dışişleri Bakanı, AYM Başkanı’nın anayasayı, hukuk devletini anımsatan konuşmasını adeta suratlarına atılmış tokat gibi algılayan bir TBMM Başkanı, tüm muhalefet mekânlarını kapatmaya kararlı bir hükümet var. 
(...)

Yazının tamamını okumak için "tık"layınız

Wednesday, April 23, 2014

Ukrayna Krizinin Aynasında...

Ukrayna krizi ABD’ye, Rusya karşıtlığı üzerinden uluslararası hegemonyasını restore etme şansını getirmiş gibi görünüyordu (Godot Geldi Galiba, 31 Mart, 2014). Pazartesi günü, New York Times’da Peter Baker de, Başkan Obama’nın “Putin Rusyası’nın dış dünyayla ekonomik, politik bağlarını keserek, yakın çevresinde genişleme heveslerini sınırlayarak, fiilen bir parya devlete dönüştürmeyi planladığını” aktardı.

Bu strateji Rusya’ya karşı bir uluslararası mutabakatın kurulmasını gerektiriyor. ABD, Batı medyası da, Ukrayna krizi Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesine yol açtığından bu yana sürekli “uluslararası topluluk”, “Rusya tecrit oldu” gibi propaganda kalıplarını tekrarlıyorlar.

Devler arası sistemin koşulları, dün ABD’nin, gerileyen uluslararası üstünlüğünü, bir imparatorluk projesiyle korumasına olanak vermemişti. Prof. Niall Ferguson’un değimiyle, Neoconlar Irak’ta, neoliberaller de mali krizde boylarının ölçüsünü almışlardı.” Gelişmeler, Obama’nın da imparatorluk projesinin enkazı üzerinden ABD hegemonyasını restore etmesine izin vermedi. Mali krizin etkileri altında, uluslararası dengeler daha da karmaşıklaştı, bugün Rusya’yı tecrit etme politikası üzerinden ABD hegemonyasını restore etme projesinin de pek bir şansı yok.

Yazının devamını oumak için "tık"layınız 

Wednesday, April 16, 2014

Bir Dönüşümün Eşiğinde - II

Pazartesi yazımda, uygarlığın geleceği, küresel ısınma ve iklim değişikliği üzerine iki önemli araştırmanın çok kritik bulgularını aktardım. Sonra da Thomas Pikkety’nin büyük yankı uyandıran “21. Yüzyılda Sermaye” başlıklı çalışmasını (açıkçası, yansıttığı anksiyeteye dikkat çekmek için) çok kısaca aktardım.

Şimdi bu resme, Goldman Sachs’ın baş ekonomistiyken BRICS kavramını yaratan Jim O’Nneil ile Bruegel Enstitüsü uzmanlarından Alessio Terzi’nin birlikte hazırladıkları, Bruegel Enstitüsü tarafından yayımlanan “Ticaretin değişen kalıpları Avrupa ve dünyanın değişmeyen yönetişimi” (Changing trade patterns, unchanging European and global governance) başlıklı çalışmalarını eklemeye çalışacağım. 

Yazının devamını okumak için "tık"layınız 

Wednesday, April 09, 2014

Çılgınlığın Tanımı

Einstein, bir seferinde, çılgınlığı, “bir hareketi tekrar tekrar, her seferinde öncekilerden farklı sonuç almayı umarak, ısrarla yapmaya devam etmek” olarak tanımlamıştı. Günümüzde uygarlığı yönetmeye çalışanların akıl durumu bu tanıma çok uyuyor. 

(...)

Okumaya devam etmek için "tık"layınız

Wednesday, April 02, 2014

Seçim Sonuçlarından Çıkardıklarım…

Seçim gecesi iki farklı haber ajansı, iki farklı eğilime işaret eden veriler yayımlamaya devam ettiler. Anadolu Ajansı, ilk kez seçim sonuçlarını vermek gibi siyasi bir sürece katıldı. Sıra dışı sıklıkta elektrikler kesildi. Çok sayıda hile ihbarı yapıldı. AKP İstanbul ve Ankara’yı az farkla da olsa elinde tuttu. 

Bu yerel seçimlerde AKP’nin aldığı oylar; ister 2011’de, ister 2009’da aldıklarıyla karşılaştıralım, iki şeye tanıklık ediyor: Birincisi “Gezi Olayına”, 17 Aralık skandallarına, en son dinleme olayına karşın AKP’nin seçmeni yorulmamış, partisine sadakatini kaybetmemiştir. İkincisi AKP elindeki olanakları, seçim sonuçlarını etkileyecek yönde etkin biçimde kullanmayı başarmıştır.

Bir ‘sadakat’ sorunu 

AKP dönemi başladığından bu yana, tüm seçimlerde hep AKP’ninmomentumunun kırılmasının önemini vurguladım. Çünkü momentum sürdükçe bir başka şey güçlenerek ilerliyordu: AKP yönetimi altında, bu herhangi bir parti değil de bir toplumsal hareketin mızrak başı olduğundan, egemen kılmayı amaçladığı yeni “hakikat rejimi”nin, beden-nüfus politikasının (biopolitik), bilgi denetim süreçlerinin yarattığı etkilerle toplumda sıradan Müslüman (mütedeyyin) kimlikten farklı yeni bir “kimlik” şekilleniyordu.

(...)