tag:blogger.com,1999:blog-384730032024-02-19T03:11:28.243+00:00globalpolitikulturSanat, Kultur ve EtikErgin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.comBlogger388125tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-12022467233315831082019-07-04T13:19:00.002+01:002019-07-04T13:19:57.881+01:00G20’nin ‘kırık aynasında’ Türkiye<span style="background-color: #fff2cc;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;">Bu yıl yayımlanan bir </span><strong style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;">Pentagon </strong><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;">raporunda (Strategic Multilayer Assessment) Çin ve Rusya’nın uluslararası gelişmeleri etkileme, yönlendirme kapasitesi artarken, diğer ülkelerin de kendilerini, ABD’ye değil, bu trene göre ayarlama eğilimlerinin güçlendiğine dikkat çekiliyordu. </span></span><br />
<span style="background-color: #fff2cc;"><br style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;" /><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;">Osaka’da gerçekleşen G20 toplantısı, ABD’nin dünyadaki gelişmeleri etkileme, yönlendirme gücünün çok zayıfladığını, Batı blokunda oluşan çatlakların derinleşmeye devam ettiğini gösteriyordu.</span></span><br />
<span style="background-color: #fff2cc; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="background-color: #fff2cc; font-size: 16.8px;">(...)</span></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="background-color: #fff2cc; font-size: 16.8px;"><br /></span></span>
<span style="background-color: #fff2cc;"><strong style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;">Paramparça politika... </strong><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;">Türkiye heyeti de farklı bir evrende yaşadığından olacak, G20’den toz pembe bir resimle döndüler, piyasalar da adeta rahatladılar. Ancak, bu rahatlama uzun sürmez. </span><br style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;" /><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;">AKP Türkiyesi’nde </span><strong style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;">“Başkan = Devlet” </strong><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;">olabilir ama ABD başka türlü bir “</span><em style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;">yaratık</em><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;">”. </span></span><br />
<span style="background-color: #fff2cc; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;"><br /></span>
<span style="background-color: #fff2cc; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;">(...)</span><br />
<span style="background-color: #fff2cc; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16.8px;"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1469733/G20_nin__kirik_aynasinda__Turkiye.html" style="background-color: #fff2cc;">Yazının tamamını okumak içn tıklayınız</a></span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-6123300036500797242015-06-18T09:07:00.002+01:002015-06-18T09:08:22.229+01:00Demokrasi ve yoksullar<span class="large">W<i>ashington Post</i>’ta <b>“Neden demokrasiler</b> <b>zenginden alıp</b> <b>yoksula vermiyor” </b>(Gimpelson
& Treisman, 11/06/2015) başlıklı bir denemeye rastladım. Deneme
ilginç veriler sunuyor, demokrasi kavramı üzerinde de düşündürüyor. </span><br />
<br />
<span class="large"><b>Demokrasi ve gelir dağılımı</b><br /> Anımsarsanız, <b>Platon </b>demokrasiyi
yoksulların (çoğunluğun) iktidarı olarak tanımlıyordu. Platon’a göre
demokrasi, çok fazla ses, çok renkli düşünce, çoğunluğun, azınlık
(zenginler) üzerindeki diktatörlüğü, kısacası anarşi demekti. <br />Platon’un bu tanımından yola çıkınca şöyle düşünmek olanaklı. Bugün <i>“demokrasilerde”,</i>
yoksulların (çoğunluğun) yönetimi söz konusu olmadığına göre bu
yönetimlere demokrasi denebilir mi? Eğer bunlara çoğunluğun yönetimi,
demokrasi diyeceksek neden yoksullar ekonomik ve siyasi kararları
belirleyerek yoksulluktan kurtulmaya çalışmıyorlar? Evet, Platon’dan bu
kadar radikal sonuçlar çıkartmak olanaklı. Liberal düşüncede Platon’un
adının kötüye çıkmış olması boşuna değil! </span><br />
<br />
<span class="large">(...)</span><br />
<br />
<span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/301145/Demokrasi_ve_yoksullar.html">Yazının tümünü okumak için tıklayınız</a> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-32459008489162021472015-06-16T07:24:00.000+01:002015-06-16T07:24:01.285+01:00AKP-CHP koalisyonu olasılığı üzerine<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19.5px;">
<span class="large" style="font-size: 15.6000003814697px;">İçerde, dışarda bir AKP-CHP koalisyonu yönünde baskı var. Geçmişteki hatalardan ders almayanlar da bir “<em>istikrar</em>” fantezisi adına bu baskıya destek veriyorlar.</span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19.5px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19.5px;">
<span class="large" style="font-size: 15.6000003814697px;"><strong>AKP çok özel bir partidir</strong><br />Eğer AKP sıradan bir düzen partisi olsaydı, AKP-CHP koalisyonu, CHP açısından riskli olmakla birlikte istikrar adına katlanılabilir bir seçenek olabilirdi.<br />Ancak <strong>AKP sıradan bir düzen partisi</strong> <strong>değildir.</strong></span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19.5px;">
<span class="large" style="font-size: 15.6000003814697px;"><strong><br /></strong></span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 19.5px;">
<span style="font-size: 15.6000003814697px;"><b>(...)</b></span></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 19.5px;">
<span style="font-size: 15.6000003814697px;"><b><a href="https://www.blogger.com/"></a><span id="goog_706067682"></span><span id="goog_706067683"></span><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/299620/AKP-CHP_koalisyonu_olasiligi_uzerine.html">Yazının devamını okumak için tıklayınız</a></b></span></div>
Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-38604058378262682402015-06-11T08:10:00.000+01:002015-06-11T08:10:14.607+01:00Momentum kırıldı ama…<span class="large">AKP’nin, siyasal İslamın momentumu kırıldı ama
hareketi durmadı. Seçim sonuçlarının ilk heyecanının, HDP’nin barajı
aşma sevincinin yatışmaya başladığını düşünerek madalyonun öbür yüzüne
bakmayı deneyebiliriz.</span><br />
<br />
<span class="large"><strong>Seçmen ve Erdoğan’ın projesi</strong> </span><br /><span class="large">Seçmen, <strong>Erdoğan</strong>’ın denetimsiz başkanlık projesine hayır dedi. AKP’nin oyları yüzde 20 oranında geriledi ama Erdoğan hâlâ <em>“Saray”</em>da
oturuyor. Yüzde 40 oyla AKP, hâlâ en büyük, yeni hükümeti, bir
koalisyonla da olsa, kurma olasılığı en yüksek parti olmaya devam
ediyor. </span><br /><span class="large">Diğer taraftan, Erdoğan,
arzuladığı başkanlık sistemine anayasal bir dayanak istiyor ama aynı
zamanda, pratikte her fırsatta güç biriktiriyor, yürütmeyi, yargıyı,
güvenlik güçlerini, hatta ekonomi yönetimini kendi otoritesi altında
birleştiriyor, Başbakanlık’ın ve Bakanlar Kurulu’nun içini boşaltıyordu. </span><br />
<br />
<span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/296425/Momentum_kirildi_ama_.html">Yazının devamını okumak için tıklayınız</a> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-42886302839180361222015-06-09T08:04:00.000+01:002015-06-09T08:04:01.428+01:00Momentum kırıldı<span class="large">AKP’nin, siyasal İslamın momentumu kırıldı.
Momentumu HDP kırdı. Sosyalist hareket, bu seçimlerde HDP’yi
destekleyerek, benim anımsadığım kadarıyla, siyasi dengelerin
değişmesine ilk kez katkıda bulunabildi. HDP eş genel başkanlarının
seçim sonuçları üzerine yaptıkları konuşmalar HDP’nin yeni halkçı bir <em>“tarihsel blokun” </em>partisi olmaya aday olduğunu gösterdi. </span><br />
<br />
<span class="large"><strong>Yeni ‘gerçeklik’</strong> </span><br /><span class="large">Pazartesi
sabahı yeni bir gerçekliğe uyandık. Bu yeni gerçeklik, yeni
olasılıkları önümüze koyduğu gibi tehlikeleri de beraberinde getiriyor. </span><br />
<br />
<span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/294839/Momentum_kirildi.html">Yazının devamını okumak için tıklayınız</a> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-20086746944868491962015-06-04T10:03:00.002+01:002015-06-04T10:03:35.206+01:00IŞİD’in jeopolitiği<span class="large">ABD açısından, Ortadoğu’da en azından bir <em>“yönetilebilir</em> <em>istikrarsızlık” </em>durumu oluşana kadar, IŞİD varlığını sürdürebilecek gibi görünüyor.,</span><br />
<br />
<b><span class="large">‘Vazgeçilmez’ ülke </span></b><br /><span class="large"><em>ABD dış politikasında, 1990’ların</em> <em>son çeyreğinde</em><strong>, “Vazgeçilmez ülke”</strong> <strong>ve “imparatorluk” </strong><em>kavramları</em> <em>etrafından iki stratejik yönelim şekillendi.</em> <em>“Vazgeçilmez ülke” </em>kavramı<strong>,</strong> <strong>“ABD belki artık küresel polislik yapamaz,</strong> <strong>stratejik sorunları tek başına</strong> <strong>çözemez ama hiçbir stratejik</strong> <strong>sorun da ABD katılmadan çözülemez”</strong> savına dayanıyordu<em>. </em><strong>“</strong><em>İmparatorluk</em><strong>”</strong> <strong>kavramı da ABD’nin kültürel,</strong> <strong>ekonomik alanlardaki üstünlüğünün</strong> <strong>zayıfladığını kabul ediyor, </strong>askeri alanda <strong>hâlâ rakipsiz üstünlüğe</strong> <strong>sahip olmasından hareketle, “askeri</strong> <strong>üstünlüğümüze dayalı bir dış politika</strong> <strong>izlemeliyiz” </strong>savını <strong>ileri sürüyordu.</strong> </span><br />
<br /><span class="large"><em>“11 Eylül” </em>olayının ardından izlenen <em>“imparatorluk” </em>stratejisi
beklenen sonuçları vermedi, aksine, ABD hegemonyasının gerilemesini,
petrol fiyatları üzerinde yarattığı basınçla Rusya’nın güçlenmesini,
bütçe açığıyla 2007 mali krizinin oluşmasına katkıda bulunarak Çin’in
yükselişini hızlandırdı. </span><br />
<br /><span class="large"><strong>Obama</strong>’nın I. döneminde ABD, <em>“yeniden rıza” </em>alma, <em>“liderlik yapma”</em>
politikalarına geri dönmeyi denedi. Ancak bu da başarılı olmadı.
Obama’nın II. döneminde, Libya savaşının da gösterdiği gibi, sorunların
çözümünde <strong>“vazgeçilmez ülke” </strong>olma eğilimi güçlendi. </span><br /><span class="large">Bu noktada, Ortadoğu’ya bakınca üç olgu dikkat çekiyor: (1) <strong>Mısır-Türkiye-</strong> <strong>İran </strong>arasındaki <strong>dengeler </strong>bölgedeki en önemli <strong>stratejik üçgeni </strong>oluşturuyor;
(2) İsrail’in güvenliği ABD, Batı açısından büyük öneme sahip; (3)
enerji kaynakları açısından bölgenin stratejik bir önemi var.</span><br />
<br />
<span class="large">(...)</span><br />
<br />
<span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/291407/ISiD_in_jeopolitigi.html">Yazının tamamını okumak için tıklayınız</a> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-5681965049448032502015-06-02T08:22:00.001+01:002015-06-02T08:22:22.799+01:00Esad’dan sonra ne?<span class="large">Suriye’de, rejimle isyancı güçler arasında bir yıldır süregelen denge, bozulmaya başlamış gibi görünüyor. Şimdi, <em>“</em><strong>Esad </strong><em>rejimi çökünce</em> <em>ne olacak? IŞİD, Suriye’ye</em> <em>hâkim olursa ne olacak” </em>soruları gündeme geliyor. </span><br />
<br />
<span class="large"><strong>Çökme noktasına doğru</strong> </span><br /><span class="large">Suriye
rejimi batıda, doğuda, güneyde toprak kaybediyor. Batıdan El Nusra,
doğudan IŞİD Hama ve Humus kentlerini tehdit ediyor. Şam sürekli
bombardıman altında. İsyancıların kullanmaya başladığı ABD yapımı
antitank TOW füzeleri, rejimin tanklarını durdurmaya başladı.
İsyancıların, özellikle IŞİD’in <strong>petrol,</strong> <strong>fosfat gibi doğal kaynak alanları</strong> üzerindeki kontrolü genişledikçe, Suriye rejiminin gelirleri de hızla daralıyor (<em>The Daily Star </em>30/05).</span><br />
<br />
<span class="large">(...)</span><br />
<br />
<span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/289647/Esad_dan_sonra_ne_.html">Yazının devamını okumak için "tık"layınız</a> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-54109840835892494922015-06-01T09:11:00.002+01:002015-06-01T09:11:38.792+01:00‘Gezi’den grevlere...<span class="large" style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15.6000003814697px;">Renault işçilerinin eylemiyle başlayan grev dalgasıyla, <strong>“sanayi işçisi,</strong> <strong>uzun bir aradan sonra ilk</strong> <strong>kez kendi varlığını toplumun algı alanına</strong> <strong>soktu”</strong>. </span><br />
<span style="font-size: 15.6000003814697px;"><br style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;" /></span><span class="large" style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15.6000003814697px;">Sanayi işçisinin böylece, kritik bir konjonktürde yeniden görünür, sesi duyulur olması, hemen bir başka kitlesel hareketlenme deneyimini, <em>“Gezi Olayı”</em>nı çağrıştırdı. </span><br style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19.5px;" /><span class="large" style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15.6000003814697px;">Evet, bunlar çok farklı <strong>ekonomik, kültürel</strong> biçimler sergileyen kitlesel hareketlilikler ama, her şeye karşın, en <strong>temel</strong> <strong>varlık düzeyinde </strong>paylaştıkları ortak bir özellikleri de var: Her iki kitlesel hareket de <strong>işçi sınıfına </strong>ama, kapitalizmin <strong>farklı</strong> <strong>dönemlerinde</strong>doğmuş kesimlerine ait hareketler. </span><br />
<span style="font-size: 15.6000003814697px;"><br style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;" /></span><span class="large" style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15.6000003814697px;">Gezi’yle grevler arasında böyle <strong>bir bağ</strong> <strong>olduğu </strong>için birinin kitlesel eylemi bize hemen diğerinin kitlesel eylemini anımsattı. Ancak bu <strong>kopuk bir bağdır. </strong>Kopukluk da bir <strong>boşluktan </strong>kaynaklanıyor.</span><br />
<span class="large" style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15.6000003814697px;"><br /></span>
<span class="large" style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15.6000003814697px;"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/288924/_Gezi_den_grevlere....html">Devamını okumak için tıklayınız</a></span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-59500017748404542722015-05-28T10:37:00.005+01:002015-05-28T10:37:55.855+01:00Quo Vadis Europe<span class="large">Son haftalarda farklı yönlerden esen sert rüzgârlar, Avrupa Birliği <em>“gemisinin” </em>gelecekte izleyeceği rotaya ilişkin <em>“Quo</em> <em>Vadis” </em>sorusunu gündeme getiriyor. </span><br />
<br /><span class="large">AB’nin ekonomik temelinin dayandığı neo-liberal <em>“kemer</em> <em>sıkma” </em>politikalarına
muhalefet güçleniyor. Avrupa Birliği projesine kuşkuyla yaklaşanlar
Lizbon anlaşmasını tartışmaya açmak istiyorlar. Ekonomik, finansal,
siyasi entegrasyonu, Lizbon anlaşması altında ilerletmek isteyenler de
kararlı görünüyor.</span><br />
<br />
<span class="large"><strong>‘Neo-liberal gerçekçiliğe’ karşı...</strong></span><br />
<br />
<span class="large"><strong>(...)</strong></span><br />
<span class="large"><strong><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/286377/Quo_Vadis_Europe.html">Yazının devamını okumak için "tık"layınız</a> </strong> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-64995269339838629452015-05-26T08:45:00.000+01:002015-05-26T08:45:04.026+01:00IŞİD’in ‘inanılmaz’ işleri<span class="large">Paranoyam, komplo teorilerine yatkınlığım, geçen
hafta IŞİD Irak’ta Ramadi’yi, Suriye’de Palmira’yı ele geçirince yine
depreşti. Tam bu sırada “<strong>Obama</strong><em>’nın Irak politikası</em> <em>iflas etti” </em>temalı yorumları okumaya başlayınca, iyice kuşkulandım. Hatırlarsanız, daha önce bir pazartesi yazımda (10/11/2014), Prof. <strong>Michael</strong> <strong>Glennon</strong>’un “<em>Çifte yönetim</em>”
başlıklı bir çalışmasını aktarmıştım: ABD’de ulusal güvenlik, savunma
konularıyla ilgili kararlar, istihbarat ve savunma kurumlarının en üst
kademelerinde hazırlanıyor, devlet başkanlarına, onaylanmak üzere
sunuluyor. Bu nedenle, kararların devlet başkanlarını aşan <strong>stratejik eğilimlere</strong> ilişkin bir boyutu oluyor. </span><br />
<br />
<span class="large"><strong>IŞİD ne biçim bir şey?</strong> </span><br /><span class="large">IŞİD,
ABD liderliğindeki bir koalisyonun mutlak hava üstünlüğü altında, çok
yakından gözlenen, insani (HUMINT), elektronik (SIGINT) istihbaratın
yaygın, derin biçimde toplandığı bir bölgede kolaylıkla sınırları
geçerek hareket ediyor. IŞİD aynı anda birçok cephede savaşabiliyor;
aralarında 900 km uzaklık olan iki stratejik hedefi aynı hafta içinde
ele geçirebiliyor.</span><br />
<br />
<span class="large">(...)</span><br />
<br />
<span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/284694/ISiD_in__inanilmaz__isleri.html">Yazının tamamını okumak için tıklayınız</a> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-81013177057630209302015-05-21T07:44:00.001+01:002015-05-21T07:44:18.258+01:00O korku beni korkutuyor<span class="large">İktidar partisinin liderliği çok korkmaya başladı. Ben de onların korkularının olası sonuçlarından korkuyorum. </span><br />
<br /><span class="large">Seçimlere
giderken AKP iktidarda olmanın tüm olanaklarını, yasal sınırları
zorlayarak kullanabiliyor. Halen ortalıkta dolaşan kamuoyu yoklamaları,
seçimlerden sonra şöyle ya da böyle yeni hükümeti AKP’nin kuracağını
söylüyor. Ne var ki, seçim meydanlarında AKP liderliği, bu kamuoyu
yoklamalarının sonuçlarından haberi olmayan bir yabancıya “<em>bunlar ne kadar da korkuyorlar;</em> <em>galiba gidiciler</em>” dedirtecek konuşmalar yapıyorlar.</span><br />
<br />
<span class="large"><strong>Adeta yeni bir rejim</strong> </span><br /><span class="large">Mısır’da askeri rejimden bozma yönetim eskiye dönerken hızını alamayıp, seçilmiş Başkan, Müslüman Kardeşler’in lideri <strong>Mursi</strong>’yi idama mahkûm etti. Başbakan <strong>Davutoğlu </strong>da bu karara karşı çıkarken hızını alamayıp Türkiye’de devlet başkanlarının ve başbakanların bundan böyle <em>“mahkeme</em> <em>önüne çıkarılamayacaklarını</em>”
açıkladı. Böylece bu ülkede, seçilenlerin, yasalardan muaf ve
dokunulmaz oldukları bir rejime geçilmiş olduğunu öğrenmiş olduk. Bu
sırada, Cumhurbaşkanı da <em>“bilinçdışından” </em>yüzeye çıkan bir
şeylerin etkisiyle, Mursi ile kendini özdeşleştiriyor, bir gün
kendisinin de idama mahkûm edilebileceğinden (neyle suçlanacağını
düşünüyor acaba?) söz ediyor.</span><br /><span class="large"> Ya bu iki siyasetçi bizim bilmediğimiz bir şeyleri biliyorlar ya da bir başka nedenden büyük bir korku içindeler. </span><br />
<br />
<span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/281084/O_korku_beni_korkutuyor.html">Yazının devamını okumak için tıklayınız</a> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-13321198566507824082015-05-14T09:21:00.000+01:002015-05-14T09:21:02.924+01:00Amerikan tarzı: Irkçılık, isyan, paranoya<span class="large">Abartılı bir başlık oldu ama son yıllarda polis
şiddetine, siyahi gençlerin umarsızca öldürülmesine karşı patlak veren
isyanlar, beyaz muhafazakâr Amerikalıların gittikçe artan paranoyası,
aklıma <strong>Huntington</strong>’un <em>“Biz Kimiz:</em> <em>Amerika’nın Büyük Tartışması”</em> (2005) kitabını, bu tür başlıkları getiriyor. </span><br />
<br /><span class="large"><strong>Obama </strong>2008 yılında başkan seçildiğinde, Amerika’da köklü bir değişikliğin gerçekleştiği, hatta <strong>“ırkçılık</strong> <strong>sonrası” </strong>topluma
geçildiği ileri sürüldü. Bu köşede Obama’nın kişisel tarihine,
eğitimine ve toplumsal konumuna bakarak onun ortalama beyazdan daha
beyaz olduğunu savunduk; hiçbir şey değişmeyecekti... Üç etken bizi
doğruladı; Amerikan toplumu içindeki <strong>yapısal</strong> <strong>ırkçılık</strong>; muhafazakâr beyazların duble (hem demokrat hem siyahi ve <strong>Hüseyin</strong>) <strong>Obama nefreti</strong>; ekonomik <strong>krizin </strong>işsizliği yoksulluğu, evsizliği arttıran etkileri. </span><br />
<br />
<span class="large"><strong>Siyahi, işsiz ve tutuklu</strong></span><br />
<span class="large"><strong>(...)</strong></span><br />
<br />
<span class="large"><strong><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/276112/Amerikan_tarzi__Irkcilik__isyan__paranoya.html">Yazının devamını okumak için "tık"layınız</a> </strong> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-20824013371240943772015-05-12T10:31:00.000+01:002015-05-12T10:31:00.353+01:00Seçimlerde seçenek sorunu<span class="large">İngiltere seçimleri öncesinde televizyon
haberlerinde, seçim programlarında sıkça karşılaştığım bir sahne beni
çok düşündürdü. Bu, İngiliz İşçi Partisi’nin seçimleri kaybetmesini de
açıklayan sahne, aklıma yine, <strong>“yapışkan statüko”,</strong> <strong>“algısal kilitler” </strong>kavramlarını getirdi. Türkiye’de genel seçimlere giderken de <em>“benzer bir durum söz</em> <em>konusu olabilir</em>” diye düşündüm. </span><br />
<br />
<span class="large">(...)</span><br />
<br />
<span class="large"><span class="large"><strong>‘Algısal kilitler’, ‘Patika bağımlılığı’</strong><br /> <strong>Tek bir partinin, yürütme üzerinde,</strong> <strong>uzun süre egemen olduğu</strong> ülkelerde, siyasi kararların alınma süreçlerinde, bu partinin iktidar yaşamının çok ötesine uzanan, kalıcı davranış biçimleri, <em>“patika bağımlılığı”</em> yaratan <em>“algısal kilitler” </em>oluşuyor.</span></span><br />
<br />
<span class="large"><span class="large">(...)</span></span><br />
<br />
<span class="large"><span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/274389/Secimlerde_secenek_sorunu.html">Yazının tamamını okumak için "tık"layınız</a> </span> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-24705882778256547622015-05-07T08:48:00.000+01:002015-05-07T08:48:00.044+01:00‘Yeni büyüme stratejisi’ (II)<span class="large">Yeni bir <em>“büyüme stratejisi”</em>nin gerekli
olduğu kesin ama oluşturmaya, uygulamaya yönelik çabalar başarılı
olamıyor. Bu başarısızlığın nedenleri için, strateji oluşturma süreci
üzerinde düşünmeyi deneyebiliriz. </span><br />
<br /><span class="large">Bu
bağlamda, diyelim ki, yetkin bir epistemik topluluk oluşturduk, ekonomik
krizi analiz ettik, gerekli önlemleri, uygun devlet politikalarını,
yeni stratejiyi ürettik. </span><br />
<br /><span class="large">Bu yeni
strateji, acaba, devlete girdi olmadan önce, güç ilişkilerinin, sınıf
çıkarların filtresinde geçebilecek mi, uluslararası ekonomik jeopolitik
dengeler içinde kendine bir yer bulabilecek mi? </span><br /><span class="large">Sonra, devlet bu girdiyi hazmedebilecek, stratejiyi devlet politikalarına dönüştürebilecek bir “<em>metabolizmaya” </em>sahip mi?</span><br />
<br />
<span class="large">(...)</span><br />
<br />
<span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/271037/_Yeni_buyume_stratejisi___II_.html">Yazının devamı için tıklayınız</a> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-66093721760235533352015-04-30T06:06:00.001+01:002015-04-30T06:06:26.519+01:00Bu Yılın Yükselen Konusu<span class="large">Ocak ayında Pariste Charlie Hebdo, 14 Şubatta
Kopenhag saldırılarından sonra hava değişmeye başladı. New York Timesta,
liberal eğilimli Roger Cohen, 16 Şubat yorumuna İslam ve Batı ile
Savaşıyor başlığını attı. Bunları Suriyede Hıristiyanlara yönelik
saldırılar, Mısırda 20 Hıristiyanın, Libyada 28 Etiyopyalı Hıristiyanın
öldürülmesi, nihayet 20 Nisanda İtalyada ortaya çıkarılan Vatikana
yönelik intihar saldırısı hazırlığı haberleri izledi. </span><br />
<span class="large"><br />IŞİD, El
Kaide, El Nusra, Boko Haram gibi örgütler ve Batıda muhafazakâr, Yeni
muhafazakâr, Evanjelik Hıristiyan kesimler bu görüntünün anlamı
üzerinde, anlaşmış görünüyorlar: İslam Hıristiyanlığa savaş açtı.
Karşımızda bir uygarlıklar çatışması var! Bu yılın yükselen bir konusu
da sanırım bu.</span><br />
<span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/265783/Bu_Yilin_Yukselen_Konusu.html">yazının devamını okumak için tıklayınız</a> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-26791014973029480702015-04-23T07:56:00.000+01:002015-04-23T07:56:02.864+01:00‘Tarihçilere Bırakalım’<span class="large"><em>“A</em><em>rşivleri açalım”,</em> <em>“1915 yılında</em> <em>olan </em>‘şey’<em>in adını</em> <em>koymayı tarihçilere bırakalım”.</em> Bunlar, <em>“şey”</em>in adını “<strong>Ermeni soykırımı</strong>” olarak koymak istemeyenlerin öne sürdüğü itirazlar. Bunlar bazen bilinçli bir siyasi direnişten, bazen de o <em>“şey”</em>in temel <strong>özelliğini </strong>kavrayamamış olmaktan kaynaklanıyor. </span><br />
<br />
<span class="large"><strong>Bir ‘şey’</strong> </span><br /><span class="large">1915 yılında bir <em>“şey” </em>oldu! Bu kesin. <em>“Çok sayıda”</em> insanın yaşamına mal olan kötü bir şeydi bu da... Bu <em>“şey”</em>in, bir <em>“özne” </em>tarafından ne kadar örgütlü, planlı olarak yapıldığı tartışılabilir. İttihat ve Terakki <em>“bir örgütten</em> <em>ziyade bir liderlikler,</em> <em>örgütler toplamıydı”, “büyük</em> <em>çaplı harekâtlar düzenleme</em> <em>yeteneğinden de yoksundu”</em> iddialarını, Alman devletinin bu <em>“şey” </em>olurken
Osmanlı askeri yapılarının içinde büyük, hatta kimi zaman belirleyici
bir yeri olduğuna ilişkin saptamaları da göz önüne almak gerekir. </span><br /><span class="large">Bunlarla, daha çok sayıda benzer sorularla, belirsizliklerle o <em>“şey”</em>in
adının konulması arasındaki ilişki çok zayıftır. Bu belirsizliklerin,
soruların aşılması için arşivlere başvursak, cevapları bulmayı
tarihçilere bıraksak sonunda karşımıza bir sürü yeni olgu, soru ve
belirsizlik gelecektir. Ancak bir <em>“adım”</em> atarak <em>“adını” </em>koyacak
kararı alma sorunu yine ortada kalacaktır. O adımı atarak o kararı o
zaman alacak olanlar, bugün çoktan almış olanlardan daha avantajlı ve
kolay bir <em>“işle” </em>karşı karşıya olmayacaklardır. </span><br />
<br />
<span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/260697/_Tarihcilere_Birakalim_.html">Yazının devamını okumak için tıklayınız</a> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-18004050684963762232015-04-16T10:05:00.002+01:002015-04-16T10:05:47.313+01:00Bir ‘Karadelik’ Olarak Yemen<span class="large">Suudi Arabistan’ın, Sünni Arap devletlerinin Yemen’de başlattıkları çatışmalar, ABD dış politikasının, <em>“Büyük Hedron Çarpıştırıcısı”</em>na (LHD) benzemeye başlayan <em>“uzaktan dengeleme laboratuvarında”,</em> tüm bölgeyi yutacak bir <em>“karadeliğe” </em>dönüştürebilir. </span><br />
<br />
<span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/255433/Bir__Karadelik__Olarak_Yemen.html">Yazının devamını okumak için tıklayınız</a> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-71491171461781871102015-04-09T08:18:00.001+01:002015-04-11T09:53:41.284+01:00İki Küme, Bir Yanılsama...<b>Önce bir not: Bu yazımın içine orijinalinde olmayan ve yazının anlamını çarpıtan okuyucuyu yanlış yönde koşullandıran ve beni "kemalist", "devletçi" suçlamalarına açan bir alt başlık eklenmişti. Eklenen alt başlık şöyleydi "devlet geleneğine düşman". Halbuki yazıyı okuyunca göreceksiniz ki, yazıda devlet geleneğine, hele Türkiye'deki devlet geleneğine değil genel olarak "Kapitalist devlet" geleneğine gönderme yapıyorum. Portaldaki yazıyı düzelttim ama gazetedeki ne yazık ki kaldı...</b><br />
<div style="text-align: center;">
<b>*** </b></div>
<br />
<span class="large">Türkiye genel seçimlere giderken çok kritik bir <i>“kavşakta”.</i> Siyasal İslamın liderliği, entelijensiyası bu <i>“kavşağın” </i>anlamını çok iyi kavrıyor, buna uygun davranıyor. Aynı şeyi sosyalist ve sol liberal entelijensiya için söylemek zor. </span><br />
<br />
<span class="large"><span class="large">Bu kavşakta, Türkiye toplumu kültürel, siyasi arzular ve beklentiler açısından, iki büyük <i>(“evrensel”)</i> kümeye bölünmüş durumdadır; <b>Seküler</b> <b>Cumhuriyetçiler </b>ve <b>Siyasal</b> <b>İslamcı Restorasyoncular</b>.
Ne yazık ki bugünün gerçekliğinde bu iki kümenin dışında, bu ikisinden
farklı bir üçüncü küme yoktur. Tarafsız bir üçüncü küme varmış gibi
davranmak yalnızca büyük bir yanılsama değil, aynı zamanda da <b>Siyasal</b> <b>İslamcı Restorasyoncu</b> kümenin hegemonyasına hizmet eden bir “<b>trasformismo</b>” (o tarafa taşımak, olmazsa etkisizleştirmek) işlevini bilerek ya da bilmeyerek üstlenmek olacaktır.</span></span><br />
<br />
<span class="large"><span class="large">(...)</span></span><br />
<br />
<span class="large"><span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/247567/iki_Kume__Bir_Yanilsama....html">Yazının devamını okumak için "tık"layınız</a> </span> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-15561550839784871902015-04-07T08:08:00.002+01:002015-04-07T08:08:37.572+01:00Stratejik Derinlik: Fanteziler, Gerçekler<span class="large">Ortadoğu’da entropi artar, taşlar yerinden oynar,
aynı anda düzen getirme çabaları da yoğunlaşırken, stratejik derinliğe
sahip olanlarla olmayanlar belirginleşiyor. </span><br />
<span class="large"><br />Yemen’de başlayan savaş,
süreci hızlandıran bir katalizör oldu. Şimdi İran, Mısır ve Suudi
Arabistan’ın farklı nedenlerle de olsa gerçekten <em>“stratejik derinliğe”</em> sahip oldukları anlaşılıyor. AKP Türkiyesi’nin, radikal biçimde yanlış varsayımlar üzerine kurulan dış politikasının <em>“stratejik</em> <em>sığlığı” </em>ise artık gizlenemiyor.</span><br />
<br />
<span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/244569/Stratejik_Derinlik__Fanteziler__Gercekler.html">Yazının devamını okumak şçşn "tık"layınız</a> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-72264216411822791682015-04-06T08:29:00.002+01:002015-04-06T08:29:45.258+01:00Dünyanın Öbür Köşesi<span class="large"><strong>S</strong><em>atın Alma Gücü Paritesi </em>ile ölçüldüğünde Çin dünyanın en büyük ekonomisi, ABD’den sonra da <em>“ikinci köşesi”</em>. <em>Financial Times,</em> <em>Wall Street, Forbes, South China Morning</em> <em>Post </em>gibi yayınlarda aktarıldığına göre, geçen hafta toplanan <strong>Çin Kalkınma</strong> <strong>Forumu</strong>’nda
(China Development Forum) yapılan tartışmalarda ortaya çıkan tema
kısaca şöyle özetlenebilir: Çin daha düşük oranlı bir büyüme dönemine
geçiyor. Çin yönetimi, geçişi <strong>“Yeni Normal”</strong> olarak tanımlıyor. Diğer bir deyişle, Çin ekonomisi, bir sert iniş riski yaratmadan olgunlaşıyor. </span><br />
<span class="large">(...)</span><br />
<br />
<span class="large"><span class="large">"Hiçbir kapitalist ekonomi, kendi krizini üretmekten kaçınamaz." </span></span><br />
<br />
<span class="large"><span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/243771/Dunyanin_Obur_Kosesi.html">Yazının tamamını okumak için "tık"layınız</a> </span></span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-31468363340275895302015-04-02T10:23:00.002+01:002015-04-02T10:23:40.703+01:00Bu Kapitalizm Bu Krizden Çıkamaz (II)<span class="large"><strong>“B</strong><strong>u kapitalizm bu</strong> <strong>krizden çıkamaz!”</strong> başlığını ilk kez 09.07.2012’de kullanmıştım. Bu başlığın arkasında <em>“Bu kapitalizm</em> <em>bu krizden ancak bir başka</em> <em>kapitalizme dönüşerek çıkabilir”</em> savı yatıyordu. </span><br /><span class="large"><em>“Bu kapitalizm” </em>1970’lerde <em>“yapısal” </em>(kâr
oranları düşme eğiliminin karşıt eğilimlerini düzenleyen sermaye
birikimi rejimine ilişkin) bir krize girmişti. Bu krizin dışavurumu olan
<strong>aşırı</strong> <strong>birikim (kapasite fazlası)</strong> <strong>sorunu </strong>1980’lerde
devreye giren neoliberal küreselleşme -finansallaşma- içinde birbirini
izleyen kredi balonlarıyla yönetildi. Son balon da 2007’de patladı,
neoliberal kriz yönetim modeli iflas etti. </span><br />
<br /><span class="large">Böylece <em>“uzun durgunluk”,</em> depresyon kavramları ekonomi tartışmalarına girdi. Geçen hafta yayımlanan ekonomik veriler, tartışmalar hâlâ <em>“bu kapitalizmin”</em> ve onun krizinin içinde olduğumuzu gösteriyor. <em>Financial</em> <em>Times</em>’ın küresel ekonomi editörü <strong>Martin Wolf</strong>’ın, altını çizdiği gibi <em>“depresyon, depresyondur</em> <em>başarıyla yönetiliyor</em> <em>olsa bile”...</em></span><br />
<br />
<span class="large"><em><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/241225/Bu_Kapitalizm_Bu_Krizden_Cikamaz__II_.html">Yazının devmını okumak için "tık"layınız</a> </em> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-72840493071635959642015-03-26T08:38:00.002+00:002015-03-26T08:40:37.109+00:00AKP’nin Yeni Halleri<span class="large">Siyasetçi yukarı çıktıkça yalnızlaşır. Güç çürütür.
Mutlak güç mutlaka çürütür. Tüm siyasi yaşamlar başarısızlıkla biter.
Bunlar klişeleşmiş sözler. Ancak klişe deyip geçmeyin, bir söz
doğrulandıkça tekrarlanarak klişeleşir. Bir tane daha: <i>“Söz söylemek benim hakkım”,</i> <i>“gökten zembille inmedim”</i>
gibi ifadelerle yetkilerinizi, bunları çok iyi bildiği varsayılan
kişilere anımsatmak durumunda kalıyorsanız yetkileriniz kuşku
altındadır, hatta onları kaybetme noktasına yaklaşıyorsunuz demektir. </span><br />
<br />
<span class="large">AKP içinde ve etrafında yaşanmakta olanları izlerken aklıma bu klişeler geldi. <b>Erdoğan</b> ve <b>Arınç </b>arasındaki atışma, bunun <b>Gökçek</b>’in katılımıyla aldığı biçim. Erdoğan’ın Kürt sorunu üzerine çıkışları. Bu sırada Başbakanın, hatta <b>Akdoğan</b>, <b>Efkan</b> <b>Ala </b>gibi Erdoğan’a çok yakın isimlerin uzun süre sessiz kalmış olması bir şeylerin dışavurumu ama, neyin? </span><br />
<br />
<span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/236451/AKP_nin_Yeni_Halleri.html">Yazının devamını okumak için "tık"layınız</a> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-83711578390743066362015-03-19T08:22:00.000+00:002015-03-19T08:22:00.582+00:00Uygarlığa Savaş Açtılar!
<br />
<span class="large"><em>“U</em><em>ygarlıklar Çatışması” </em>tezini heyecanla benimseyen siyasal İslam zamanla kendi içinden uygarlık düşmanı, nihilist bir ölüm kültü çıkarttı. </span><br />
<br /><span class="large"><em>“Soğuk Savaş” </em>sonrasında yeni dış politika paradigması aranırken <strong>Huntington</strong> <em>“Uygarlıklar Çatışması” </em>teziyle ilgi çekti. Huntington’ın <strong>dine indirgenmiş</strong> <strong>“uygarlık” </strong>tanımı iki olanak sunuyordu: (1) SSCB tehdidi ortadan kalkınca dağılmaya başlayan <em>“Batı</em> <em>Bloku”</em>nu,
bu kez yükselmekte olan güçlere karşı ABD liderliğinde birleştirebilme;
(2) İnsanlığın artık, tek bir kapitalist uygarlık altında yaşamakta
olduğunu gizleyebilme. </span><br />
<br /><span class="large">Huntington’ın tezi
akademik dünyada kısa sürede paçavraya çevrildi. Müslüman dünyasının
entelektüelleriyse, kendilerini din temelinde uygarlık olarak tanımlayan
(<strong>Kapitalizm ve emperyalizm</strong> <strong>karşısındaki konumlarını</strong> <strong>gizleyen</strong>)
bu tezi hemen benimsediler, yükselmeye başlayan siyasal İslamın
hizmetine verdiler. Bu sırada ABD ve AB siyasal İslamı, ılımlı kanadı
aracılığıyla yönlendirmeye heveslenirken karşısındakinin <em>“farklı - özgün - uygarlık”</em> olma savını ne kadar ciddiye aldığının ayırdına varamadı. </span><br />
<br /><span class="large">Dinlerini
ya da dini itikatlarını beğenmediği insanları toplu halde, kimi zaman
TV kameralarının önünde kafalarını keserek öldüren, topraklarından süren
kadınları köle pazarlarında satan, çocukları cinsel nesne olarak
kullanan, nihayet insanlık tarihinin, uygarlığının binlerce yıllık
geçmişinin mirasını yok etmeye başlayan IŞİD’e buradan, <strong>uygarlığı dine</strong> <strong>indirgeyen </strong>yoldan geçerek geldik. </span><br />
<br />
<span class="large"><strong>IŞİD uygarlığa karşı</strong></span><br />
<br />
<span class="large"><strong><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/232401/Uygarliga_Savas_Actilar_.html">Yazının devamını kumak için "tık"layınız</a> </strong> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-19270813891242850412015-03-17T08:25:00.003+00:002015-03-17T08:25:38.906+00:00Döviz Fiyatları Sermaye Hareketleri<span class="large">Uluslararası piyasalarda, Türkiye’de, önemli
tartışmalardan birini de Yükselen Piyasalar olarak tanımlanan
ekonomilerin (YPE), özellikle Rusya, Brezilya, Türkiye ve geçen hafta
bunlara katılan Güney Afrika paralarının dolar karşısındaki gerileme
eğilimi oluşturuyor. </span><br /><span class="large">Bu eğilim üzerinde düşünürken, kendine yeni “<em>değerlenme alanları</em>”
arayan finans kapitalin uluslararası hareketlerini de göz önüne almak
yararlı olabilir. Sermaye YPE piyasaların yöneldiğinde bu ülkelerin
paralarına talep artıyor, bu paralar değerleniyor. Çıkmaya başlayınca da
bu paralar değer kaybediyor. </span><br />
<br /><span class="large">Bu gelgitin
içinde, merkez bankalarının, hükümetlerin ekonomi politikaları,
paraların değer kaybetme eğilimini yavaşlatabiliyor ya da hızlandırarak
çöküntülere, döviz krizlerine yol açıyor ama tersine çeviremiyor.</span><br />
<br />
<span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/231814/Doviz_Fiyatlari_Sermaye_Hareketleri.html">Yazının devamını okumak için tıklayınız</a> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-38473003.post-47056260337665762202015-03-12T08:35:00.002+00:002015-03-12T08:35:49.708+00:00Kadın, Erkek, Eşitlik<span class="large">Doğru, kadın-erkek eşit değil. Kadın, erkekten
üstün. Dahası, bilimsel, teknolojik gelişmeler, erkeği giderek
gereksizleştiriyor. </span><br />
<span class="large"><span class="large">Amerikan ordusunda komando eğitimine kadınların
alınmasıyla ilgili bir deneyin filmini izlemiştim. Deney, kadınların
erkeklerden, bedensel dayanıklılık eğitimlerinde bile geri kalmadığını
gösteriyordu. Programda eğitim komutanı kadınların en az üç alanda
erkeklerden daha etkin savaşçılar olabileceğini açıkladı.</span></span><br />
<span class="large"><span class="large">(...)</span></span><br />
<br />
<span class="large"><span class="large"><a href="http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/230498/Kadin__Erkek__Esitlik.html">yazaının devamını okumak için "tık" laynız</a> </span> </span>Ergin Yildizogluhttp://www.blogger.com/profile/10631435937130104466noreply@blogger.com0