Obama’nın Boston’daki bombalardan sonra yaptığı konuşmada Amerika’nın “dünyanın en büyük (great: Zenginliğinden çok, ahlak, erdem, kültür gibi özelliklerinden dolayı-E.Y) ulusu” olduğunun yine vurgulanması anlağımda tedirgin edici yankılar uyandırdı.
Biri kalksa, “Türkiye dünyanın en büyük (great) ulusudur” dese ona hemen milliyetçi faşist damgası vurulur. Ama kimsenin aklına Obama’yı böyle suçlamak gelmez. ABD’nin büyüklüğü genel kabul gören bir kanaattir; adeta, diğer göstergelere anlamlarını kazandıran bir “ana gösterge”.
Peki, bu “büyüklük” iddiası sarsılmaya, “ana gösterge” etkinliğini
kaybetmeye başlarsa, bu genel kabul gören kanaate dayanan anlatılara,
bu anlatıların şekillendirdiği öznelliklere ne olur?
Bu soru giderek daha büyük bir önem kazanıyor.
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Wednesday, April 24, 2013
Wednesday, April 17, 2013
Tükenmiş Bir Uygarlıktan Görüntüler...
Pazartesi yazımda, “Geleneksel muhafazakârlığın
kökleri, hem geriye hem de ileriye dönük bir zamanın içindedir.
Thatcherizm ise –neoklasik ekonomi anlayışındaki gibi- esas olarak
zamansal bir anlatıdan yoksundur; her şey tüketilmelidir. Her şey şimdi
tüketilmelidir” saptamasını aktarmıştım.
Bu saptama, dünya ekonomisinin küreselleşme dönemi mucizelerinin (şu kadar insan yoksulluk sınırın üzerine çıktı. Bu kadar insan orta sınıfa katıldı vb.) boşluğunu çok iyi tanımlıyor. Mali kriz başladığından bu yana sıkça gündeme gelen bir soru işaretinin betimlediği gerçeğin de altını çizmiş oluyor: “Tüm bunlar bir yanılsama mıydı?”
The Economist dergisi geçen hafta farkında olmadan (bu dergi nadiren olanların farkında olur) “Servet bazen yanılsamadır” ifadesiyle açık ettiği gibi, evet yanılsamaydı. Derginin “saygın” Buttonwood köşesi, iki soruya dikkat çekiyordu: “Yaratılan milyarlarca dolar servet nereye gitti?” “Kıbrıs bankalarındaki servet nereye gitti?” Buttonwood’a göre “iki sorunun da cevabı aynı”: “Bu servet asla gerçekleşmeyen bir büyümeye gitti”. Kısacası aslında yoktu!
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Bu saptama, dünya ekonomisinin küreselleşme dönemi mucizelerinin (şu kadar insan yoksulluk sınırın üzerine çıktı. Bu kadar insan orta sınıfa katıldı vb.) boşluğunu çok iyi tanımlıyor. Mali kriz başladığından bu yana sıkça gündeme gelen bir soru işaretinin betimlediği gerçeğin de altını çizmiş oluyor: “Tüm bunlar bir yanılsama mıydı?”
The Economist dergisi geçen hafta farkında olmadan (bu dergi nadiren olanların farkında olur) “Servet bazen yanılsamadır” ifadesiyle açık ettiği gibi, evet yanılsamaydı. Derginin “saygın” Buttonwood köşesi, iki soruya dikkat çekiyordu: “Yaratılan milyarlarca dolar servet nereye gitti?” “Kıbrıs bankalarındaki servet nereye gitti?” Buttonwood’a göre “iki sorunun da cevabı aynı”: “Bu servet asla gerçekleşmeyen bir büyümeye gitti”. Kısacası aslında yoktu!
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Wednesday, April 10, 2013
Büyüklere Masallar…
Türkiye halklarının birlikte çıkmaya hazırlandığı barış sürecinin olası
duraklarını, alacağı virajları, önceden kestirmek çok zor.
Gerçekten de Engels’in hatırlattığı gibi toplumsal olaylarda tarafların her biri kendi çıkarları doğrultusunda, güçleri oranında çabalar. Tarih bu çabaların bir bileşkesi olarak ilerler. Çoğu kez ortaya çıkan sonuç, şaşırtır, tarafların hiçbirini tatmin etmez.
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Gerçekten de Engels’in hatırlattığı gibi toplumsal olaylarda tarafların her biri kendi çıkarları doğrultusunda, güçleri oranında çabalar. Tarih bu çabaların bir bileşkesi olarak ilerler. Çoğu kez ortaya çıkan sonuç, şaşırtır, tarafların hiçbirini tatmin etmez.
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Wednesday, April 03, 2013
İki ‘Tatsız’ [G]erçek Üzerine Bir Not...
Türkiye’nin gerçekliği iki önermenin egemenliği altında şekilleniyor: AKP yönetimi ekonomiyi başarıyla yönetiyor; Kürt sorunu bir çözüm sürecine girmiştir. Bu iki önermeye Lacan’cı psikanaliz okulunun “gerçeklik, ‘gerçek’ değildir” uyarısını dikkate alarak yaklaştığımda, önümde büyük düş kırıklıklarına gebe bir gelecek olasılığı şekilleniyor.
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Subscribe to:
Posts (Atom)