Wednesday, December 31, 2014

2015 Yılında ‘Disiplin’


Yeni yıla, özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinde “Disiplin”in zayıflamakta olduğu bir dönemde giriyoruz. Bu trendin 2015 yılında ivme kaza-nacağını düşünüyorum.

Gramsci’den, hegemonya, “tarihsel blok”, entelijansiya (çeşitli işlevleriyle) gibi kavramları öğrendik. “Disiplin” kavramını da Foucault’tan: Kapitalizm ile “disiplin” bir madalyonun, birbirini tamamlayan, üreten iki yüzünü oluşturur, biri olmadan öbürü var olamaz.

Olgunlaşma ve çürüme
“Eski rejime” karşı bir “tarihsel bloku” eşitlik, özgürlük, demokrasi sloganıyla kurabilen burjuva sınıfı hemen, alt sınıfların, siyasi olarak en düşük maliyetle denetlenmesi, ekonomik olarak en verimli biçimde üretime sokulması sorunuyla karşı karşıya kaldı. Topraktan, üretim araçlarından kopmuş nüfusun servete saldırmasının engellenmesi; yeni, üretim birimlerinin düzenlenmesi, denetlenmesi gereksinimleri, bilimsel gelişmelerle birleşerek bu sorunu çözecek unsurların toplamı olarak “Disiplini” üretti.

Foucault bize, “Disiplinin” salt devlet politikasının bir ürünü değil, daha çok, ekonomik, hukuksal ve siyasi, bilimsel gelişmelerin sentezi, yalnızca yukardan aşağı uygulanan baskı değil aynı zamanda tabanda, mikro, hatta bireysel düzeyde çalışan bir “üretken güç” olduğunu da gösterdi.
Böylece, bir taraftan burjuva-demokratik toplum, alt sınıflara, görünüşte bir eşitlik, yöneticilerini belirleme gücü sunuyor, aynı anda “Disiplin” bu gücü alt sınıfların elinden alıyordu.

(...)

Yazının devamını okumak için "tık"layınız 

Wednesday, December 24, 2014

‘Hoş Geldin Küba’ - II

Dün SSCB’nin çöküşünü, Gorbaçev’in “ihanetiyle” açıklayan kolaycılık, yarın Küba “sosyalizminin” çöküşünü Raul’un ihanetiyle açıklayacak.

Ancak “felaketi” insanlara indirgememek gerekiyor. Sosyalizm, kapitalizmin aşılması, üretici güçlerin serbestçe gelişmeye başlaması değil mi? 50-70 yıl boyunca bu gelişme içinde yaşandıktan sonra, nasıl oluyor da bu toplumlar, bir-iki haininin eliyle kapitalizme, sosyalist toplumun insanının hiçbir sınıfsal direnişiyle karşılaşmadan, kolaylıkla geri dönebiliyorlar? Yoksa bir iki haninin değil de hâlâ tanımlanmayı bekleyen bir egemen sınıfın tercihleriyle mi karşı karşıyayız? Sakın bu toplumlardaki toplumsal sistem, sosyalizm değil de kapitalizmle (kolaylıkla “geri dönebilecek” kadar) ortak yanları olan bir şey olmasın?

Yazının devamını okumak için "tık"layınız 

Wednesday, December 17, 2014

14 Aralık’ta Ne Oldu?

Zaman gazetesine, kimi televizyon kanallarına yönelik operasyonlara tepki olarak “mazlum olanın yanında olmak gerekir” gibi öneriler ileri sürülüyor.

Bu önerileri benimsemek çok zor. Zaman gazetesi, Taraf gazetesiyle birlikte, AKP rejimi kurulurken “değişim”, “darbe tehlikesi” gibi söylemlerle tüm muhalefete karşı harekete geçirilen sınır tanımaz bir simgesel şiddetin en etkili üreticilerinden biriydi. Ürettiği söylem, liberal entelijansiyanın demokrasi fantezilerini, siyasal İslamın hegemonya inşa sürecini yedeğine alıyor, araçsallaştırıyordu.

(...)

yazının devamını okumak için tıklayınız 

Wednesday, December 10, 2014

Sıra ‘Ötekinin’ Dilini Kesmeye Geldi

AKP döneminde, “pasif devrim” modeli içinde ilerleyen bir geçiş sürecindeyiz. Bu siyasal İslamın, liderliğini yapan Sünni-Müslüman entelijansiyanın simgesel üretim araçlarına sahip olma özellikleri-ne göre şekillenmiş totaliter bir kapitalist devlet biçimine geçiş sürecidir.
Bu sürecin üzerinde düşünmeden, Latin harf-lerine geçişle ilgili olarak, “bir gecede halkı/milleti/toplumu cahil bıraktılar” yakınmasının kini, “Osmanlıca eğitime, Arapça harflere dönme” arzuları tam olarak kavranamaz.

Üretim araçları yalnızca, kazma, kürek, makine, bilgisayar gibi nesnelerden oluşmaz. Bilgi de olmazsa olmaz bir üretim aracıdır. Sermayenin simgesel üretimi (kültürü) birikim sürecinin içine giderek daha fazla çektiği son 50 yılda, üretim, yeniden üretim araçlarının içinde bilginin yeri, önemi giderek artmıştır.
‘Bilgiye’ dayanarak sömüren bir ‘sınıf’ 

(...)

Yazının devamını okumak için tıklayınız 

Wednesday, December 03, 2014

Sermaye ve Enerji

Ham petrol, o kadar politik bir mal ki, ani fiyat değişikliklerinde, siyasi dedikodulara, komplo teorilerine dayalı açıklamalar hemen öne çıkarak popüler oluyorlar. Halbuki petrol, kapitalist üretim tarzının Fordist ve post-Fordist (yapısal kriz) dönemindeki en temel enerji kaynağı. Dahası, kimya sanayiinde, inşaattan tekstile, bilişimhaberleşme teknolojisine kadar petrol ürünleri vazgeçilmez bir yer tutuyorlar. Dolayısıyla petrolün üretiminin, fiyatını, piyasadaki oyuncuların tercihlerinden önce, kapitalist üretim tarzının öncelikle, ekonomik finansal dinamiklerinin, jeopolitik gereksinimlerinin belirleyeceğini düşünmemiz gerekiyor. 

Yazının devamını okumak için tıklayınız