Bu haftaki The Economist dergisinde “Büyük yavaşlama”
başlıklı bir yorum var. Yükselmekte olan ekonomilerde başlayan
yavaşlama, dünya ekonomisinde bir dönüm noktası oluşturuyormuş. Bu yeni
dönemde liberal ekonomik modele olan ilgi yeniden artabilir, Batı
özgüvenini biraz olsun yenileyebilirmiş. Ne diyelim? Çan seslerini
duymuş The Economist, ama kimin için çaldığını bilmiyor.
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Wednesday, July 31, 2013
Wednesday, July 24, 2013
Bir Yükselişin Hazin Öyküsü
Sinema endüstrisinin ilk dönemlerinde yapımcıların çok sık kullandıkları hazin öyküyü bilirsiniz. Kentin parlak renkli ışıklarının cazibesine kapılarak gelen genç adam/kadın, arzularını gerçekleştirme telaşıyla çok iyi anlayamadığı, aslında boyunu aşan işlerin içine düşer. Kahramanımız önce hızla yükselir, herkes dostudur, elinden tutmaktadır. Ancak, tam arzularının nesnesine ulaşacağı noktada, geldiği yükseklikte tutunamaz, büyük çarkın içine düşer, öğütülür gider.
Yükseliş...
AKP’nin, AKP’nin lideri, Başbakan Erdoğan’ın öyküsü henüz bitmedi ama bu hazin öyküleri anımsatmaya başladı.
Devamını okumak için "tık"layınız
Wednesday, July 17, 2013
Ortadoğu'da Kargaşa… Ve Düzen Arayışları
Alpaslan Işıklı Hocamızın yokluğunu fena halde
hissedeceğiz. İnançlı, kararlı, üretken, yüce gönüllü yaşamını,
düşünmeye zorlayan fikirlerini unutmayacağız.
***
Batı’da siyasal İslamın umut bağlanan kesiminin yönetimlerinin, Mısır ve Türkiye’de toplumsal muhalefetin duvarına toslaması, her iki ülkede de siyasal İslamın yönetimlerinin toplumsal muhalefet karşısında beklenen esnekliği gösterme, postkolonyal (“bağımsız” ama emperyalizmin müdahale düzeneklerini içinde taşıyan) devleti yönetme becerilerinden yoksun olduklarını ortaya koydu. Bu durum, “büyük güçler” açısından önemli bir soruyu gündeme getiriyor: Siyasal İslamın ılımlı kesimi (Müslüman Kardeşler akımı ve benzerleri) iflas ettiğine göre bölgede, dolaylı yönetimin aracısı kim (ne) olacak?
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Batı’da siyasal İslamın umut bağlanan kesiminin yönetimlerinin, Mısır ve Türkiye’de toplumsal muhalefetin duvarına toslaması, her iki ülkede de siyasal İslamın yönetimlerinin toplumsal muhalefet karşısında beklenen esnekliği gösterme, postkolonyal (“bağımsız” ama emperyalizmin müdahale düzeneklerini içinde taşıyan) devleti yönetme becerilerinden yoksun olduklarını ortaya koydu. Bu durum, “büyük güçler” açısından önemli bir soruyu gündeme getiriyor: Siyasal İslamın ılımlı kesimi (Müslüman Kardeşler akımı ve benzerleri) iflas ettiğine göre bölgede, dolaylı yönetimin aracısı kim (ne) olacak?
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Wednesday, July 10, 2013
Siyasal İslamın Sonbaharı - II
Türkiye ve Mısır’da yaşananlarla birlikte, Batı’da “ılımlı İslam”a
umut bağlayanların, Ortadoğu’da Müslüman kitlelerin, siyasal İslamın
projesine güvenlerinin tamir edilemez biçimde sarsıldığına işaret
etmiştim. Bugün bu gözlemimi daha geniş bir bağlama oturtmaya
çalışacağım.
Siyasal İslamın ekosistemi
Siyasal İslamın ortaya çıkışına, büyümesine olanak veren “ekosistemi” kısaca dört alt başlıkla betimleyebiliriz.
(...)
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Siyasal İslamın ekosistemi
Siyasal İslamın ortaya çıkışına, büyümesine olanak veren “ekosistemi” kısaca dört alt başlıkla betimleyebiliriz.
(...)
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Friday, July 05, 2013
Uçurumun Kenarında Mısır
Çarşamba gecesi Müslüman Kardeşler hareketine, Devlet Başkanı Mursi yönetimine
karşı gerçekleşen askeri darbeyi izlerken aklıma, çok bilinen bir fıkra
geldi: Şirketin, yeni genel müdürünün birinci yılını kutlamak için
yapılan toplantıda, kendini göstermek isteyen yalakalardan biri
kadehini kaldırmış: “Şirketimiz uçurumun kenarına gelmişti. Sayın müdürümüz cesaretle ileri doğru büyük bir adım attı...”
Mursi yönetiminin birinci yılı geride kalırken Mısır’da gerçekleşen askeri darbe, “ileriye doğu cesur bir adım mı”, yoksa bu adımı atmaya çalışanları geri çeken bir müdahale mi önümüzdeki günlerde daha açık bir biçimde göreceğiz.
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Mursi yönetiminin birinci yılı geride kalırken Mısır’da gerçekleşen askeri darbe, “ileriye doğu cesur bir adım mı”, yoksa bu adımı atmaya çalışanları geri çeken bir müdahale mi önümüzdeki günlerde daha açık bir biçimde göreceğiz.
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Wednesday, July 03, 2013
'İrhal!'
Hafta biterken The New York Times’tan David Kirkpatrick’in Kahire’den geçtiği yazıya göre, “sokakları çıra gibi olan Mısır, bir kıvılcım bekliyor”du.The Guardian’ın başyazısı “Mısır’ın Cezayir gibi olma riskinden” söz ediyordu. Pazar günü milyonlarca protestocu, Müslüman Kardeşler (MK) örgütünden gelen Devlet Başkanı Mursi’ye karşı “İrhal” (çık git) diye bağırıyordu. Yüz binlerce Mursi yanlısı da “Ölürüz de gitmeyiz” diye... (Al Ahram Daily, 01/07). Pazartesi günü ordu muhtıra verdi.
Bu çatışmanın geçici bilançosu, pazartesi sabahı itibarıyla, Mısır Sağlık Bakanlığı kaynaklarına göre en az 14 ölü, 900’den fazla yaralı, Müslüman Kardeşler’in Kahire merkezi ateşe verilmesi. (Al-Masri Al-Youm, 01/07)
Bu çatışmanın geçici bilançosu, pazartesi sabahı itibarıyla, Mısır Sağlık Bakanlığı kaynaklarına göre en az 14 ölü, 900’den fazla yaralı, Müslüman Kardeşler’in Kahire merkezi ateşe verilmesi. (Al-Masri Al-Youm, 01/07)
Seçimler ve ‘demokrasi’
Bir yanda, Mursi, MK taraftarları,“Biz oy aldık seçildik bir yere gitmeyiz” diyor. Buna karşılık, çığ gibi büyüyen bir muhalefet hareketi, Mursi’nin politikalarına karşı somut eleştirilerde bulunmuyor, yalnızca “İrhal” diye bağırıyor.
Bu durum bizi, yalnızca siyasal İslam ve seçimler ilişkisinin değil, seçimlerle demokrasi arasındaki ilişki de üzerinde düşünmeye zorluyor.
Bu durum bizi, yalnızca siyasal İslam ve seçimler ilişkisinin değil, seçimlerle demokrasi arasındaki ilişki de üzerinde düşünmeye zorluyor.
Subscribe to:
Posts (Atom)