Wednesday, November 04, 2009

Yeniden Bir ‘Déjà Vu’

Sanki geçen iki yıl yaşanmadı, kredi köpüğü patlamadı, “spekülatörlerin sürü refleksi”, yeni bir “Büyük depresyon” riski üzerine ciltler dolduracak yorumlar yapılmadı. Yine tüm varlık piyasalarında köpüklerden, hatta senkronize bir “mega köpükten” söz ediliyor. Mali piyasaların oyuncuları hiç mi ders almadı olup bitenlerden?

Tabii ki ders aldılar

Onlar geçen dönemde olanlardan, belki sizin beklediğinizi değil ama, yine de en doğru dersi çıkardılar: Mali piyasalarda istediğiniz riski üstlenebilir, köpüğü şişirir, dünyanın geri kalanından birikmiş serveti becerebildiğiniz kadar kendi cebinize aktarabilirsiniz. Adeta yarın yokmuş gibi, “Benden sonra tufan” yaklaşımıyla yola devam edebilirsiniz.

Çünkü öğrendiniz ki, bu köpükler patlayıp geminiz batmaya, karşılıksız kontratlar boynunuzda dibe çökmeye başladığınızda, devletleriniz devreye girerek, elinizden tutarak sizi yukarı çekiyor, yüzmeye devam edebilmeniz için size kurtarma paketleri veriyor, piyasaya likidite enjekte ederek dalgaları yatıştırmaya başlıyorlar. Dahası devletler zararlarınızı üstlenerek toplumsallaştırıyor, siz milyar dolarlık ikramiyelerinizi bile almaya devam edebiliyorsunuz, sanki gemileri siz batırmamışsınız gibi...

Bir kez bu dersi aldıktan sonra, elinize geçen ilk fırsatta, en iyi bildiğiniz oyunu oynamaya, kasalarınızı dolduracak yeni köpükler şişirmeye başlayabilirsiniz, hem şişerken hem de patladığında milyonlarca insanın yaşamını altüst edeceğini, tasarruflarını, gelecek umutlarını imha edeceğini bile bile...

Siz şimdi bana, “Sen zaten sosyalistsin, önyargılısın” filan demeye hazırlanıyorsanız, Financial Times’ın mali piyasalar editörü Gillian Tett’in 22 Ekim tarihli yazısına bakabilirsiniz. Tett, ayın başında, yeni emekli olmuş üst düzey bir bankacıdan aldığı mektuptaki “Geçen 12 ayı unutun... Oyuncular yine sahnede, hem de eskisinden daha büyük bir hırsla... Yüksek derecede kaldıraçla (örneğin, yatırımı yaparken siz 1 koyup 9’unu borçlanıyorsunuz) desteklenen spekülasyon yine revaçta... Gayrimenkul fonlarından emtialara, yükselen piyasalara, hisse senetlerine, bonolara kadar her alanda her konuya el atıyorlar yine... Her türlü denetim anlayışı yine camdan dışarı atıldı... 2008 Ekim sarsıntısı, bir kostümlü prova mıydı?” saptamalarını aktarıyor.

‘Köpüklerin anası’ mı geliyor?

Geçen cuma günü Newsweek, “Yatırımcılar hisse senetlerinin, altının, petrolün fiyatını baş döndürücü düzeylere yükseltiyorlar. Yeniden bir déjà vu” başlıklı bir araştırma yayımladı. Başlıktaki “Yeniden déjà vu” ifadesindeki totoloji tüm yaşananlardan sonra oluşan absürt durumu çok iyi dile getiriyordu. Yazar, “çılgınlığın yeniden geri geldiğini” vurgulamanın yanı sıra “yankı köpük” kavramıyla, büyük köpüğün patlamasının yankılarının çeşitli piyasalarda oluşturduğu daha küçük köpüklere dikkat çekiyordu.

Pazartesi günü Nouriel Roubini bu “yankı köpüklerin” senkronize olmaya başladığını düşündüren çok tehlikeli bir şekillenmeye dikkat çekti. Devletlerin mali piyasalara yönelik kurtarma operasyonları, bol likidite, düşük faiz ortamı yarattı. Özellikle dolarda düşük faizler, doların zayıflama eğilimine bağlı olarak yüzde 20’ye ulaşan negatif faiz hadleri oluşturdular. Bu ortam, özellikle dolarla borçlanarak diğer varlıklara son derecede kârlı kısa dönemli yatırımlar yapmaya olanak veren bir “carry trade” yarattı. Mart ayından bu yana emtia piyasalarında, petrol dahil olmak üzere her türlü riskli varlığın fiyatlarında, yükselen piyasalardaki hisse, tahvil ve para birimleri değerlerinde eşzamanlı olarak büyük yükselmeler yaşanıyor.

Şimdi yükselen emtia, petrol fiyatlarını, üretim, girdi maliyetlerini arttırıyorlar. Böylece ithalatçı ülkelerde, üretici ve tüketici, fiyatlar yukarı giderken darbe yiyor. Köpükler patlayınca, bu kez fiyatlar aşağı gelirken ihracatçı ülkelerin tüketicileri, üreticileri darbe yiyecekler.

Bu köpükler sonsuza dek sürdürülemezler. Çünkü, doların gerileme eğiliminin bir sınırı olduğu, devletlerin bir aşmada piyasadaki likiditeyi çekmeye, faizleri arttırmaya başlayacağı kesin. Nitekim pazartesi günü Wall Street Journal, hükümetlerin döviz piyasalarına, dolardaki gerilemeleri yavaşlatma yönünde müdahale etmeye hazırlandığını aktarıyordu.

Bir taraftan piyasaları kurtarma operasyonları, yeni ve çok daha büyük senkronize bir köpüğün oluşmasına yol açıyor. Diğer taraftan, bu köpüğü engellemenin yolu “reel ekonomiyi”, üretimi, tüketimi ve yatırımları olumsuz etkileyecek, işsizliği körükleyecek önlemleri gerektiriyor. Böyle bir politika çıkmazı da, krizin tüm şiddetiyle devam ettiğini gösteriyor.

1 comment:

Ergin Yildizoglu said...

Bir Okuyucu mektubu:
Örnegin Almanyada olan sey su, bankalarin gazino masalarina benzer oyunlari meydana cikipta Borsa düsmeye baslayinca Ekonominin yanlis hesaplar üzerine döndügü anlasildi DAX yarisindan fazla deger kaybetti; Büyük endüstri tekelleri,bankalar yok olmanin esigine geldi ,ürertim yavaslatildi Hükümet isten cikarmalari durduran büyük firmalara, kisilmis üretime ragmen is saatleri düsürülerek az ücretle kadroyu tutanlara finansiyel aktarimlara bulundu.
Alinan cesitli önlemlerle issizligin hizla artmasini önleyecek vergi hediyeleri yaninda, tasarruflarin gelir getirmesini hemen sifira indirerek taarrufculari bankacilarin tuzagina itti.
Bankacilar borsada kisa müddette para kazanmanin olanakli oldugunu bildiklerinden üretimi ve kari artmayan
sirketlerin kagitlari ile oynayarak borsanin suni olarak yükselmesine neden oldular.
Yani bu durumda gerileme icindeki ekonomiye ragmen bu sirketlertin degeri borsada yükselmis oldu.Bu celiski
Bütcelerini borcla dengeleme durumunda olan hükümetin taze para ihtiyacini bildiklerinden dahada anlasilmaz
duruma geliyor. Bankalar reel faizin yok olmasi ile tasarruf sahiplerini % 3 ün altinda faizlerle uzun vadaede baglamaya ugrasiyorlar. Bu durumda tasarruf sahiplerini aradan cikarip yeni karlar kazanmaya hazirlaniyor, borsanin deger yitirmesi durumunmda, zarara girmeden satmak icin tetikte duruyorlar.
Frenlenmis issizligin dahada artmasinin önlenemez bir durum oldugunu bildikleri halde, ic tüketimin azalmak zorunda oldugunu bilmiyormus gibi krizin artik bittigini ilan ederek toplumu kandiriyorlar.
Yinede politikacilarinda suc üstü yakalananlar 12 Milyar halkin parasini cürük Amerikan kagitlarina yatirip, bankaciya 720 milyon euro kazandiran Prof. Biedenkopf'un ögrencisi Milbradt ben sorumlulugu kabul ediyorum
diyerek politikadan cekilebiliyor. Darisi bizim soyguncularin basina Onlarda Prof Milbradt gibi komisyondan ,komisyon aldiklari isbat edilmedikce cezalandilmaktan korkmaz, Ciller, M.Yilmaz gibi
yeniden polikaya soyunur, Morrison Süleyman,Turgut Özal gibi Cumhurbaskanida olabilirler.
Bütün bu islerin sorumlusu ( dün M.Soysalin 2. sayfada yazdigi gibi ) Türkiyede Demokrat olmayip solcu
yada Atatürkcü gecinen kariyerist politikacilardir. Onlar cumhuriyetcileri bölerek baraj altinda tutmayi becerdikleri icin biz AKP'den kurtulamayacagiz.Yoksa halkin AKP'in issizlikten ,acliktan sorumlu oldugunu
anlayarak oylarini esirgemesi,bir ise yaramiyacaktir.
O.Aydurmus