Thursday, September 24, 2009

‘İmparatorlukların Mezarlığı’ Afganistan

ABD’nin dış politika gündeminin başında Afganistan var. Başbakan’ın ABD gezisi öncesinde, Türkiye’de, jeopolitik konularla ilgilenen kimi gazete köşelerinde, düşünce kuruluşlarında egemen yaklaşımın Türkiye’nin Afganistan’daki varlığını arttırması gerektiği yönündeydi. Bu yaklaşım Dışişleri BakanıDavutoğlu’nun “Stratejik Derinlik”kitabında savunduğu, büyük bir küresel güce dayanarak bölgede güç yansıtmak, etki arttırmak olarak özetlenebilecek çizgisiyle de uygunluk halinde.

Ancak bugünkü koşullarda Türkiye’nin Afganistan’a ne başlık altında olursa olsun daha fazla asker ve personel göndermesine, bu adım, ölümcül bir“tuzağın” içine bile bile atlamak anlamına geleceğinden, kesinlikle karşı çıkmak gerekiyor.

Bir bilenden uyarılar

Rusya’nın Afganistan yenilgisinin mimarlarından, o zamanın ABD Devlet Başkanı Carter’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı, Zbigniew Brzezinski, 1998’de konuyla ilgili olarak şöyle diyordu. “O gizli operasyon mükemmel bir düşünceydi. Sovyetler’i Afganistan tuzağına çekmeye hizmet etti. Sovyetler’in sınırı geçtiği gün Başkan Carter’a şöyle yazdım: Şimdi Sovyetler’e kendi Vietnam savaşını verme şansına kavuştuk.”

Brzezinski önceki hafta Avrupa’daydı. NATO, Afganistan bağlamında güvenlik uzmanlarıyla görüşür, konuşmalar yaparken ise şöyle demiş:“Afganistan’da… Sovyetler’in kaderini tekrarlama riskiyle karşı karşıyayız”. New York Times’ın aktardığına göre, Brzezinski, Kuzey ittifakıyla birlikte savaşan 300 özel tim görevlisiyle Taliban rejimini yıktık. Ancak şimdi ABD ve bağlaşıklarının Afganistan’daki toplam asker sayısı 100.000 civarında”… “Sovyetler’in o zamanki toplam gücüne ulaşmak üzereyiz ve daha şimdiden en üst düzey generallerimiz savaşı kaybetmekte olduğumuzu söylüyorlar”.

Brzezinski, “Askeri güçlerin bir gelişme stratejisine nasıl yardım edebileceğine karar vermek için bir uluslararası konferansın toplanması gerektiğini”savunmuş. Böylece “Avrupalıların oradaki varlık süresini uzatmak daha da kolay olacakmış. Eğer ABD Afganistan’da yalnız kalırsa bu ittifakın (NATO-E.Y.) sonu” olurmuş.

Japon Stratejik Çalışmaları Enstitüleri Birliği’nin Brzezinski Avrupa’dayken yayımladığı bir analizde de, dün Afganistan yenilgisinin nasıl Sovyetler’in geleceğinde rol oynadıysa bugün de ABD’nin geleceğinde rol oynayabileceğine dikkat çekildikten sonra söylenenler arasında şu iki nokta dikkatimi çekti: Birincisi: “Avrupa ve Japonya, ABD’ye belki de bu savaşı askeri olarak kazanamayacağımızı anlatmalılar”. İkincisi: Batı’nın ulusal kurtuluş savaşları deneyiminden çıkarmış olması gereken dersler vardır”. “Askeri harekâtlar çok fazla tali hasar yaratıyor, yerel nüfusu NATO güçlerine yabancılaştırıyor. Koalisyonun esas olarak Avrupa-Atlantik güçlerinden oluşması, beyaz adamın savaşı izleniminigüçlendiriyor” (abç).

‘Durum’ çok olumsuz

Afganistan’da iç ve dış etkenlerin birlikte oluşturduğu “durum”, ABD ve NATO açısından çok olumsuz. ABD’de Temsilciler Meclisi’nde, Washington koridorlarında, hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar arasında bu savaşın kazanılabileceğine ilişkin inanç hızla kayboluyor. Geçen hafta GeneralMcChristal’in de “bu savaşı kaybedebiliriz” sözleri bu havayı daha da ağırlaştırdı. GSMH’si 23 milyar dolar, devlet bütçesi 600 milyon dolar olan Afganistan’da Taliban’la savaşacak, 400.000 kişilik bir yerel ordu inşa etmek ise tam anlamıyla bir fantezi. General McChristal, istediği azami ek gücü alabilse bile bunlarla ne yapacağı ve bunun “durumu” nasıl değiştireceği meçhul. İngiltere, Kanada ve Almanya’da Afganistan sorunu gündemin önüne çıkmaya başladı. Kanada yönetiminin yayımladığı raporlar durumun gittikçe kötüleştiğini ABD’nin yalnız kalma olasılığının artmakta olduğunu gösteriyor.

ABD yönetiminin, “yabancı güçlere karşı iç savunma” (ABD politikalarını kabul etmeyen isyancılara karşı) alanında uzmanlaşmış Special Forces 3rd Group olarak bilinen özel güçleriniPakistan, Tacikistan, Türkmenistan, Uzbekistan, Kazakistan ve Kırgızistangibi Afganistan’ı çevreleyen ülkelere getirmeye başlaması (Eurasianet, 17/09/09) “yeni bir duruma” hazırlık yapmaya çalıştığını düşündürüyor.

Bu sırada Asya Times’ın Pakistan büro şefi, birbirine hasım beş büyük Taliban liderinin, Afganistan’ın Khost eyaletinde yapılan bir toplantıda, güçlerini birleştirme, eylemlerde eşgüdüm oluşturma kararı aldıklarını aktarıyordu (17.09/09). Perşembe günü Kâbil yakınında gerçekleşen bir NATO konvoyuna yönelik saldırı bu sürecin ilk ürünüymüş. Oxford Research Group’dan Prof. Paul Rogers’de güvenilir kaynakların Taliban’ın artık Kandahar’ın çoğunu kontrol ettiğini”söylediklerini aktarıyordu.

İskender, Cengiz Han, İngiliz ve Rus imparatorlukları Afganistan’daboylarının ölçüsünü aldılar. Bu yüzden oraya “imparatorlukların mezarlığı” da deniyor. “Yeni Osmanlı” fantezileriyle aklı karışanların vaatlerine inanıp çocuklarımızı oraya gömmeyelim…

2 comments:

A.Ruhi said...

E.Y.'na bir sorum olacak: Afganistan konusunda hükümetlerin ne yapması gerekiyor? Bu ülke kendi başına bırakılınca talibanın kontrolüne geçecek ve bu adamların ne yapacakları da belli: cinayetler, cehaletin dibine ulaşmak, tarihi eserlerin yok edilmesi, vs. vs.

Çetin said...

Tarihi eserleri yok etmek,aydınlanmadan uzak toplumların en önemli aracı.Baksanıza ,ABD girdiği Irak'ta ilk yaptığı işlerden biridir ,bu. Batı emperyalizmi , hem kendisi hem de geçmişte beslediği Taliban gibi güçler aracılığı ile İnsanlığın tüm değerlerini yok etmeye kararlı,anlaşılan.Bence bugünkü ortamda ,bu kötülüğe ortak olmamak lazım ve yargıyı TARİH BABA'ya bırakmak lazım.Sebebi biz değiliz ve sanırım çözümü de biz olamayız.