Wednesday, February 04, 2009

‘Hamas’a destek’

Yaklaşık üç haftalık Gazze saldırısından sonra, ateşkes ilan edildi, ama Hamas yine İsrail’e roket atıyor. İsrail devleti yine, önceden uyardığı gibi, büyük bir şiddetle cevap vermeye devam ediyor. Sol, Türkiye’de ve dünyada siyasal İslam’ın taraftarlarıyla “omuz omuza”, Hamas’a koşulsuz destek vermeye, İsrail’i protesto etmeye, bu arada Filistin halkı da ölmeye devam ediyor… Burada bir gariplik yok mu?

Bir kez daha kaybedenler üzerine

Tamam, İsrail devletinin, hiçbir etki yaratmayan füzeleri bahane ederek gerçekleştirdiği, hatta Uri Avineri’nin işaret ettiği gibi savaş suçu da sayılabilecek saldırılarını şiddetle kınayalım, durmasını sağlamak için mücadele edelim. Peki Hamas’ı ne yapacağız? Hamas’a, “Sen bu füzeleri atmaya neden devam ediyorsun” diye sormayacak mıyız? Sonra, acaba Gazze halkı İsrail saldırıları altında, evini barkını canını kaybetmeye, şehit olmaya devam etmek istiyor mu? Filistin halkının İsrail uçaklarının bombaları altında ölmesi “durumun gereği” “takdiri ilahi mi”? Ya da Hamas’ın bu ölüleri sergileyerek destek toplaması?

İsrail seçkinleri seçimlere hazırlanıyor, İsrail halkının uzun dönemli güvenliği adeta umurlarında değil... Hamas, tüm Filistin’de iktidar istiyor; FKÖ’yü devreden çıkartmak istiyor. Bu arada Gazze halkından kaç kişi kurban (pardon şehit) olmuş, adeta umurunda değil… Barış ikisinin de gündeminde değil!

Hem Hamas, hem İsrail devleti zaferlerini ilan ediyor. İki taraf da kazanmasına karşın bombalar ve roketler uçmaya devam ettiğine göre “kim kaybetti”sorusunu sormayacak mıyız?

Bir yol arkadaşı olarak sol…

“Koşulsuz destek”, haksızlığa uğradığını düşündüğü kesimin hatalarını, hatta suçlarını görmezden gelme anlayışı, sol harekete geçmişte çok pahalıya mal oldu. Stalin rejiminin “az çok” sosyalist olduğu için ne pahasına olursa olsun savunmak, o zaman siyaseten kolay bir duruştu, ama bu “etik” olarak yanlış duruş, uzun dönemde, dünya işçi sınıfının gözünde sosyalizmin Stalinizmle eşitlenmesine, oradan da Stalinizmle birlikte gözden düşmesine yol açmadı mı? İran’da 1979 devrimi sırasından mollalarla ittifak yapanlar, hem Şii devrimine kaldıraç hem de solun fiziki olarak yok olmasına araç olmadılar mı? Dahası bu ittifak, her türlü sosyalizmin, hatta liberal demokrasinin yaşayabileceği bir hakikat rejiminin de imha edilmesine neden olmadı mı? 30 yıl geçti, hâlâ ne sosyalizm ne de liberal demokrasi İran’da belini doğrultabildi.

Stalinizme, Şii devrimine “yol arkadaşlığı” yapan sol, şimdi de Mısır’da Müslüman Kardeşler’den Türkiye’de AKP’ye, Gülen hareketine kadar siyasal İslama“yol arkadaşlığı” yapıyor. Kimi zaman anti-emperyalizm gerekçesiyle, kimi zaman da sandıktan çıkmış olmasına dayanarak… Bu destek, ne bu “anti-emperyalizmin” içeriğine (ait olduğu siyasi projeye) ne de sandıktan çıkanın siyasi programına bakıyor… Böylece sol/sosyalistlerin büyük bir kesimi gelecekte kendisini yok edecek hareketlere yol arkadaşlığı yapmaya devam ediyor.

Ne Hizbullah rejiminin ne de Hamas’ın totaliter özellikleri, ne de Hamas’ın savaşın hemen arkasından yapmaya başladığı yargısız infazlar kaygı uyandırıyor. FKÖ üzerinden gelen haberler, Gazze’deki İnsan Hakları Kuruluşları, The Guardian ve The Independent yazarları yer, isim, olay vererek Hamas’ın İsrail’le işbirliği yaptığını düşündüğü insanları infaz ettiğini, hızını alamayarak bilinen FKÖ taraftarlarını öldürmeye, yaralamaya başladığını aktarıyorlar. Eğer bu iddialar doğruysa, Hamas, Gazze halkını sindirerek olası eleştirilerin önünü kesmeye, kızgınlığı “işbirlikçi hainlere” yönlendirmeye çalışıyor diye düşünebiliriz.

Bu arada Hamas’a verilen koşulsuz destek, Türkiye’de yükselmeye başlayan antisemitizme gözlerin kapanmasına da yol açıyor. Hamas’a verilen bu koşulsuz destek, Başbakan’ın “Siz öldürmeyi bilirsiniz” ve “Osmanlı zamanında bize sığınmıştınız” ifadelerindeki, İsrail devletiyle, İsrail halkını birbirine karıştırarak adeta bir “ırk” özelliğine gönderme yapan, kendini Osmanlı’nın devamı olarak görürken Türkiye’nin Musevi vatandaşlarını yüzlerce yıl sonra hâlâ“sığınmacı”, yabancı olarak gören anlayışa da verilmiş oluyor.

No comments: