Tuesday, May 06, 2008

“Kız benim istediğime veririm”

“Hikmet Çetinkaya'ya Soros'lu damat!

Başkalarına “Soros’un çocukları” gibi isimler takan Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya’nın kast ettiği kurumlardan biri de TESEV. Kadere bakın ki Çetinkaya kızını TESEV’e raporlar hazırlamış birine, Burak Oder’e vermiş.”

(Aksiyon dergisi, Cemal A Kalyoncu, 05.05.08)

Bu adamlar, ağızlarını hiç açmasalar, kendileri için çok daha iyi olacak. Her açtıklarında, ilkeliklerine (özellikle kadın haklarıyla ilgili konulardaki ilkelliklerine) ilişkin uzun listeye bir örnek daha eklemeden edemiyorlar. Hımm. Bir kez daha düşününce… Bence daha sık konuşsunlar iyi oluyor…

Cemal A Kalyoncu’nun yukarıdaki eleştirisi, Soros’u koruyacağım, bir de karşı takıma gol atayım derken açık vermenin güzel bir örneği- Böyle düşman dost başına.

Arkadaş 21. Yüzyıldayız, Hikmet Çetinkaya’nın kızı babasının mülkü değil! Bu yüzden kızını kimseye veremez! Ya da evlenmesini, sen benim malımsın diyerek engelleyemez. Hikmet Çetinkaya kızının, kendi iradesine sahip özgür bir kadın olduğunu gayet iyi bilir…

Belli ki siz hala, kadın ve çocukları, mal, mülk sanan anlayışın çayırlarında dolaşıyorsunuz. Dolaşın bakalım, yolunuz açık olmasın…

Yanlış anımsamıyorsam birisi kızını 50 yaş büyük bir adama vermiş, “sonra da N’olacak ki Peygamber efendimiz de 9 yaşındaki bir kızla evlenmemiş miydi” deyivermişti…

4 comments:

Engin Kurtay said...

Yeşil-Faşizm, Karşı-Devrim...

Ali Bulunmaz said...

Sayın Yıldızoğlu,

Bu adamların, ki adamlar derken bile içim sızlıyor, kadını hala Simone de Beauvoir'ın deyişiyle "ikinci cins" olarak gördüklerinden ve kadın, zihinlerinde böyle yer ettiğinden, bu tür yorumlar yapmaları gayet "doğal." "Derinlikli" çözümlemelere imza attıklarını sanıyorlar ama yüzeyselliğin karşı konulması zor çekimine kapılmaktan da kurtulamıyorlar. Zaten hep böyle değiller miydi? Kısacası bir arpa boyu yol alamamışlar, öyle görünüyor. Bugünün bağımlı ve eğlendirici medyası, kendince bir "açık" yakaladığını sanıp, özgür basına ve onun üyelerine saldırmayı görev biliyor. Ama ayağı taşa takılan, bir başka deyişle zihinsel arkaplanını açığa vuran da yine kendileri oluyor. Dediğiniz gibi konuşmalarında yarar var; konuşsunlar ki anlamayanlar, ne olduklarını ya da ne olmadıklarını anlasın...

Cem Aslan said...

Bu adamlar hacilar gibi seytan taslacagim derken kendi kendilerini tasliyorlar!!!...:))) hani yasli basli hacilar taslari uzaga yetistiremez de obur hacilari vururlar ya....iyi guldurduler beni sagolsunlar..:)))

Engin Kurtay said...

Bakınız, tam isabet, bugünkü gazetede ne yazıyor: Örtünmeyenler iffetsizmiş, başı açık kız öğrenciler okumaya değil erkek avlamaya gidiyorlarmış.

Bunlar çok dürüst ifadeler. Dinci cephe bunları söylerken çok dürüst. Çünkü böyle düşünüyor, düşündüğü gibi de söylüyor. Dürüst olmanın da ötesinde, ataerkil islamcı kozmolojiden bakınca bu ifadelerin doğru olduğunu da kabul etmek gerekiyor: şöyle ki: eğer bir kız hoşlandığı bir erkekle yatarsa ne olur? a) orospu mu olur? b) yoksa iyi bir şey mi yapmış olur? Eğer bu soruyu (a) şıkkıyla yanıtlıyorsak, yukarıdaki yargı, dürüst olmanın da ötesinde haklı ve doğrudur.

Laik cephenin ise buna vereceği ilk tepkiyi tahmin edebiliyorum:

"Ne alakası var, okumaya geliyoruz biz de, saçla başla örtünmeyle iffetin alakası yok..." falan filan diyecektir, laik cephe.

Bu yanıt dürüst değildir. Artı, doğru da değildir.

Laik cephe önce yukarıdaki soruyu (a) şıkkıyla mı, (b) şıkkıyla mı yanıtlayacak, ona karar vermelidir. Başka şık yoktur: ya (a) ya (b) ! Kızın seçimi, kendi bilir falan demekle geçiştirmeyin. Bu bir siyasettir. Cinsiyet ilişkileri bir siyasettir: baskı, başkaldırı, devrim, karşı-devrim gibi hedeflerin çarpıştığı siyasal bir alandır. Özel, kişisel bir alan değildir. İnsanların kozmolojilerini, başka siyasal alanlardaki tutumlarını, gelecek nesillerin siyasal eğilimlerini biçimlendiren bir siyasettir.

Sefil liberal zihniyet, "özgür seçim" teziyle örtünme hakkını savunurken bu özgür seçimin hangi gerekçelere dayandırıldığını sormuyordu... cızzz, biz "nasıl" diye bakarız, "neden" diye sormayız diyordu, zamane sosyologlar, filozoflar. Siz sormayın, artık gerek de kalmadı sormanıza, şimdi onlar kendileri söylüyor, birinci elden dinliyoruz.

Laik cephe de devrimci nüvesini unutup bu liberal oyuna geldi, yok siyasi simgeymiş, mok örtünmeyle iffet olmazmış, bok erkek avlamaya değil okumaya gidiyorlarmış...

Laik cephe savaşacaksa şunu anlamalı: bu kadınların devrimci savaşımıdır: "okula da giderim, çıplak da gezerim, canımın istediğine de veririm, sen de bakar kudurursun" diyerek dinciye yanıt vermelidir.