Nefret etmeyi sevdiğimiz bir anlaşma Sykes-Picot. Emperyalizmin çizdiği sınırlar filan... Ancak şeytanın “Ne dilediğine dikkat et, bakarsın gerçekleşir!” uyarısını da unutmayalım...
Nilgün Cerrahoğlu cumartesi günü IŞİD’in “Sykes-Picot sınırlarını ortadan kaldırdık iddiasını”
aktarıyordu. Öyle ya şimdi IŞİD sayesinde Irak’tan Suriye’ye sınırlara
takılmadan geçebilirsiniz. Tabii, bu olanaktan yararlanabilmek için
öncelikle Sünni Müslüman olmanız, “Halife”nin iktidarını
tanımanız ya da çok yüksekten uçmanız, çok yükseklerden gelen bir
bombanın kurbanı olacak kadar şanssız olmamanız gerekiyor.
Sykes-Picot’nun
çizdiği sınırlar, homojen toplulukları bölen, birbirinden farklı, hatta
düşman toplulukları birleştirmeye çalışan, çoğunluğu azınlığın yönetimi
altına hapseden yapıntılardı. Hafız Esad, Saddam Hüseyin gibileri bu “çorbadan” bir “hayal edilmiş topluluk” (ulus devlet) çıkarmak için ellerinden geleni üstelik de “abartarak” yaptılar.
Bir ulusun ortaya çıkması için ekonomi, kültür ve tarih birliği gerekli
ama yeterli değilken, bunların bazılarının eksik olduğu bir yerde,
zorla ulus hayal ettirme çabaları tabii ki yeterli olmayacaktı.
ABD
Saddam’ı devirdi, Suriye’de Batı, siyasal İslam, barışçı, demokratik,
yenilse bile, Arap isyanları ikliminde, rejimi reformlara zorlama
olasılığı yüksek bir başkaldırıyı silahlandırınca bir iç savaş başladı.
Her iki ülkede de Sykes-Picot sınırlarını yırttı. Ancak bu yırtığın
içinden önce mezhep savaşları, Sünni üstünlüğü ideolojisi sonra da IŞİD
canavarı çıktı.
Tabii bu öyküye, küreselleşmeciliğin ulus devlet düşmanlığını, ulus devlet tutkunlarının da “farklı” kimliklerin özgürlük, hak talebini, emperyalizmin komplosu olarak gören paranoyasını da eklemek gerekir.
‘Savaş Lordları’ düzenine doğru
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Wednesday, October 08, 2014
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment