Wednesday, October 08, 2014

Sykes- Picot’dan Sonra

Nefret etmeyi sevdiğimiz bir anlaşma Sykes-Picot. Emperyalizmin çizdiği sınırlar filan... Ancak şeytanın “Ne dilediğine dikkat et, bakarsın gerçekleşir!” uyarısını da unutmayalım...

Nilgün Cerrahoğlu cumartesi günü IŞİD’in “Sykes-Picot sınırlarını ortadan kaldırdık iddiasını” aktarıyordu. Öyle ya şimdi IŞİD sayesinde Irak’tan Suriye’ye sınırlara takılmadan geçebilirsiniz. Tabii, bu olanaktan yararlanabilmek için öncelikle Sünni Müslüman olmanız, “Halife”nin iktidarını tanımanız ya da çok yüksekten uçmanız, çok yükseklerden gelen bir bombanın kurbanı olacak kadar şanssız olmamanız gerekiyor.

Sykes-Picot’nun çizdiği sınırlar, homojen toplulukları bölen, birbirinden farklı, hatta düşman toplulukları birleştirmeye çalışan, çoğunluğu azınlığın yönetimi altına hapseden yapıntılardı. Hafız Esad, Saddam Hüseyin gibileri bu “çorbadan” bir “hayal edilmiş topluluk” (ulus devlet) çıkarmak için ellerinden geleni üstelik de “abartarak” yaptılar. Bir ulusun ortaya çıkması için ekonomi, kültür ve tarih birliği gerekli ama yeterli değilken, bunların bazılarının eksik olduğu bir yerde, zorla ulus hayal ettirme çabaları tabii ki yeterli olmayacaktı.

ABD Saddam’ı devirdi, Suriye’de Batı, siyasal İslam, barışçı, demokratik, yenilse bile, Arap isyanları ikliminde, rejimi reformlara zorlama olasılığı yüksek bir başkaldırıyı silahlandırınca bir iç savaş başladı. Her iki ülkede de Sykes-Picot sınırlarını yırttı. Ancak bu yırtığın içinden önce mezhep savaşları, Sünni üstünlüğü ideolojisi sonra da IŞİD canavarı çıktı.

Tabii bu öyküye, küreselleşmeciliğin ulus devlet düşmanlığını, ulus devlet tutkunlarının da “farklı” kimliklerin özgürlük, hak talebini, emperyalizmin komplosu olarak gören paranoyasını da eklemek gerekir. 

‘Savaş Lordları’ düzenine doğru

Yazının devamını okumak için "tık"layınız 

No comments: