Türkiye’de siyasal İslamın yükselişine her aşamada
direnmeye çalışan Cumhuriyetçi muhalefet, laik demokratik bir ülkede
yaşamak istiyor. Ülkenin bölünmesinden korkan Cumhuriyetçi muhalefet,
her şeye karşın son yıllarda Kürtlerin sorunlarını, arzularını gittikçe
daha iyi kavrıyor; “kardeşimiz”, “et tırnaktan ayrılmaz” gibi ifadelerle Kürtlerle birlikte yaşamak istediğini her fırsatta vuruluyor.
Şu günlerde, Kobani’de bir olay yaşanıyor. Cumhuriyetçi muhalefetin laiklik, ulusalcılık, demokrasi, kadın erkek eşitliği, bireysel özgürlükler, modernite gibi temel değerlerine tümüyle karşı olan siyasi İslamın en radikal, en ölüm tutkunu kanadı IŞİD, Kürtlere, kendi topraklarında saldırıyor. Buna karşı en dikkatsiz bakışlar bile Kürtlerin laiklik, ulusalcılık, demokrasi, kadın erkek eşitliği, bireysel özgürlükler, modernite gibi değerleri benimsediklerini, bu değerleri bu karanlık çetelere karşı, kız ve erkek gençlerinin kanı ve canıyla savunduklarını görebiliyor.
Kobani
düşerse siyasi dengelere ne olur, sorusunun korkutucu cevabı bir yana,
salt insani kaygılar, paylaşılan değerler ve tarihi sorumluluklar,
Cumhuriyetçilerin Kürtlere bu savaşta destek olmalarını, onları
savunmalarını gerektiriyor. Bu kadar ortak değer varken, uzun yıllardır
salt farklı ulusalcılıkları benimsedikleri, adeta bir madalyonun iki
farklı yüzü oldukları için savaşmak ve kan dökmek durumunda olan bu iki
taraf, ulusalcılığın salt bölücü değil, aynı zamanda etnik etiketten
kurtulmasına olanak verecek uygun biçimler altında birleştirici, yaşam
inşa edici, bu yaşamı koruyucu olabileceğini görmeleri gerekiyor.
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Wednesday, October 01, 2014
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment