Thursday, January 26, 2012

ABD'de başkanlık seçimlerine doğru

25 Ocak 2012 -

Geçen hafta sonuna kadar ABD başkanlık seçimlerini, gözümün ucuyla izliyordum. Cumhuriyetçilerin cephesinde aşırı sağın birbirinden “sevimli” altı adayı birbirlerini yemekle, mali kaynaklarını tüketmekle meşguldü. “Bizi beğenmiyorsanız bir de bunlara bakın” havasındaki Demokratların para toplamaktan başka bir etkinlikleri yoktu. Demokratların adayı Obama’nın da, Rolling Stone dergisinden Taibbi’nin işaret ettiği gibi bu kez seçime “değişim” sloganıyla girmesi olanaklı değildi. Seçimler “statüko”nun iki farklı versiyonunu savunan aday arasında yaşanacaktı.

Bu konuya bakmak için henüz çok erken diye düşünürken başkan aday adaylarından, Newt Gingrich’ten, “Patriot” (Yurtsever) diye başlayan, benden, kampanyası için mali destek isteyen “absürt” bir elektronik posta aldım. Belli ki adresimi, Wall Street Journal, Washington Times gibi muhafazakâr yayınların, kayıtlarından almışlar. Ben de bu “absürt” mesajı bir “işaret” sayıp son duruma kısaca bakmaya karar verdim.

Gingrich sürprizi 
Bildiğim kadarıyla sahnede, John Huntsman, Rick Perry, Mitt Romney, Newt Gingrich, Rick Sentorum, Ron Paul vardı. Yarışı, Cumhuriyetçi Parti’nin geleneksel çizgisine yakın, yatırım bankacısı Romney’ın kazanacağı düşünülüyordu.

Geçen hafta bakınca, ilk üç eyalet seçimini, tarihte ilk kez üç farklı adayın kazandığını, yarışın geleceğine ilişkin bir belirsizlik yaşandığını gördüm. Geçen hafta yapılan Güney Carolina seçimlerine giderken Huntsman ve Perry çekilmişler. Perry, Gingrich’i destekleyeceğini açıklamıştı. Güney Carolina seçimini de en güçlü aday Romney değil, hiç beklenmedik bir biçimde Gingrich, hem de 12.5 puan farkla kazandı.

ABD’de sağ ve sol medya, Cumhuriyetçi Parti’nin bir aday üretemeyecek kadar dağınık olan vitrininin şimdi daha da dağıldığında anlaşıyorlar. Dahası Güney Carolina’yı, Obama karşısında en az kazanma şansı olan aday olarak kabul edilen Gingrich’in kazanması ortaya garip bir durum çıkarttı. Bugüne kadar Cumhuriyetçi Parti’nin tüm başkan adayları, her zaman önce Güney Carolina seçimlerini kazanmış. Güney Carolina seçimleri bugüne kadar “aşırı” adayların elenmesini kolaylaştıran bir “filtre” olmuş. Bu denklem gereğince, parti merkezinin tercih ettiği, kasası da çok sağlam bir aday olan Romney’in Güney Carolina seçimlerini kazanması gerekiyordu. Hem bu gelişme hem de Gingrich’in aniden canlanma biçimi, “yarışta artık geleneksel ölçütlerin egemen olamayacağını” (Zeleny, New York Times) düşündürüyor.

Zincirlerinden boşanmış bir sağ popülizm 
ABD başkanlık seçimleri sürecine bakınca Cumhuriyetçi Parti aday adayları arasında, sağ popülizmin alıp başını gittiği, ırkçılık, kökten dincilik, homofobi, emperyalizm alanlarında sert bir yarışın başladığı görülüyor.

Gingrich’ın Güney Carolina seçimlerini kazanmasının temelinde, bu eyaletin kültürel yapısının son yıllarda değişmiş, beyaz işçi sınıfı arasında köktendinciliğin, Obama üzerinden ırkçılığın, artan işsizlik ve mali kriz üzerinden Cumhuriyet Parti “seçkinlerine” ve “Wall Street”e (mali sermayeye) yönelik bir öfkenin çok güçlenmiş olması, Çay Partisi ve Wall Street işgal hareketlerinin kültürel etkileri var.

Güney Carolina seçimlerinde sandık başına gidenler arasında yapılan kamuoyu yoklamaları, Gingrich’e verilen desteğin arkasında, yalnızca Obama’ya karşı çıkacak değil, kampanya sırasında “kan akıtacak” bir aday arayışının da yattığını ortaya koyuyor.

“Washington, New York seçkinleri halkın çıkarlarını savunmuyor” sloganı, “seçkinlerin bağnaz din düşmanlığından”, “medyanın halkın dürüst adaylarını hedef almasından” yakınan konuşmaları, Obama’ya yönelik “o San Fransisco’daki çevreci ve aşırı solcu dostlarını kayırıyor” suçlamaları, büyük sermayeye karşı beyaz işçi sınıfını savunan eleştirileri, “8 yaşındaki siyah çocuklar devletten yardım alacağına kapıcılık yapsın” gibisinden ırkçı önerileri Gingrich’in de bu beklentiye cevap vermek için elinden geleni yaparken Alman İtalyan faşist propagandasını aratmayan bir söylem geliştirmekte olduğu görülüyor.

Başlangıçta Gingrich’in çok aşırı görüşlere sahip, kavgacı bir aday olduğundan ön seçimleri kazanma şansı olmadığı düşünülüyordu. Ancak Güney Carolina sonuçları muhafazakâr seçmenin eğilimlerine ilişkin yerleşik algıları bulanıklaştırdı. Ya seçmen sanılandan daha fazla sağa kaymışsa? Ya diğer adaylar da seçmeni izleyerek daha da sağa kayarsa. Ya Obama’nın uygulamaları karşısında düş kırıklığı yaşayan “Yükselen Amerika” seçmeni (İspanyol, siyah, bekâr kadınlar, 18-29 yaş arası gençler- toplam seçmenin yüzde 53’ü) Demokratlar’ın meclis çoğunluğunu kaybetmelerine yol açan 2010 ara seçimlerinde olduğu gibi yine sandık başına gitmek istemezse...

No comments: