Az önce biten, son derecede ilginç konuşmayı dikkatle izledim. İlk izlenimleri şöyle (bunlar ilk ve teorinin süzgecinden tam olarak geçmemiş izlenimler):
1- Bu endişeli, geleceğe olan güveni sarsılmış bir insanın, savunmaya dayalı bir konuşmaydı. Seçimlere katılımın bu kadar yüksek olmasının devlete ve rejime verilen bir desteğin kanıtı olduğunu, konuşmanın içinde bu kadar uzun bir süre, döne döne vurgulanmasını başka türlü anlamak olanaklı değil. Seçimlere birilerinin rejimi bu yolla değiştirmek için katılabileceklerine ilişki bir olasılığın yadsınmasının gerçekçi olmadığını herkes kolaylıkla kabul edebilir. Bu olasılığı, en azından sokaklara çıkmış olanların görüntülerinden ve beklentilerinden öğrenmek olanaklıydı. Ama, geçtiğimiz yıllarda, İran’daki ekonomik krize tepkinin, dini yaşam tarzının (biyopolitiğin) dışına çıkarak serbestleşmek isteyenlerin getirdiği basınçları yakından izleyenler de zaten bu durumun farkındaydılar. Rejimin de farkında olduğu Hamaney’in vurgusundan belli oluyordu.2- Gerçekten de Hamaney, İran molla rejiminin ve İran’ın karşı karşıya olduğu sorunların tümüyle farkında ve bunları, egemen “devlet kapitalisti” sınıfın bakış açısıyla çok tutarlı bir biçimde yorumladı. İran devrimi 30.yılında bir dönüm noktasına gelmiş. Sokak gösterileri devletin ve siyasi iktidarın (aşağıda değineceğim gibi İran’da bu ikisi kaynaşıktır) meşruiyetine büyük bir tehdit oluşturuyor; ne yönde gelişecekleri belli değil son derecede büyük riskler söz konusu. Siyasal iktidar (devlet kapitalist molla sınıfı) ne pahasına olursa olsun devleti “devrimi” korumaya niyetli.
3- Hamaney, seçimlere katılan tüm adayların, devletin siyasal iktidarın parçaları olduğunu vurguladı. Böylece iktidar içinde görüş ayrılıkları ve geleceğe ilişkin proje farkları olduğunu da kabul etmiş oldu. Ama toplumda, bu projelerin dışında bir bekleyişin olduğunu da, sokaklara inmeyin işin sonun nereye varacağı belli olmaz, gelişmelerden siz sorumlu olursunuz uyarısı, seçimlerden sonra idari yapı içindeki tartışmalarla çözeriz yaklaşımıyla kabul etmiş oluyor; halkın içinde farkı ve aynı zamanda giderek güçlenen beklentiler olduğunun da farkında olduğunu gösteriyordu.
4- Hamaney konuşmasında devlet kapitalisti sınıfın ve bununla özel sermaye kesiminin arasındaki çelişkilerin en tepedeki yansımalarına da değindi. Ahmedinejat’a ve Rafsanjani’ye ilişkin eleştirilere onlar adına cevap verdi. Yolsuzluk üzerinde durdu ve Rafsanjani’yi korudu. Ama aynı zamanda bu konuda adını hedefe koymuş oldu.
5- Hamaney’in konuşmasının, devlet, toplum ve yönetici kesim arasında bir ayrımı gözetmemesi, rejimin totaliter özelliğini açıkça ortaya koyuyordu. Bu rejimde seçimlerin yegane işlevi bu totaliter rejimi desteklemek ve ona meşruiyet sağlamaktır. Rejimin kendini tanımlamakta kullandığı parametrelerin yeniden düzenlemeyi yada dışına çıkılmasını önermek kabul edilemez. Bu da totaliter rejimlerin kendi içlerinden herhangi bir kırılmaya, devlet içi savaşa uğramadan evrimleşerek değişme olasılıklarının çok zayıf olduğunu gösteriyor.
6- Nihayet Hamaney, taraflardan sokakları boşaltmalarını isteyerek çok büyük bir risk altına girdi. Bu risk şöyle özetlenebilir. Eğer taraflar, bu çağrıya uymazlarsa a) “Cumhuriyet” (totaliter) hızla bir askeri diktatörlüğe dönüşür. Daha doğrusu askeri diktatörlük özellikleri belirleyici olur; b) Sokaklardaki gelişme büyümeye devam eder, diğer kentleri ve sınıfları da de etkisi altına alarak, dış güçlerin de müdahalesine açık bir iç savaşa doğru evrimleşir.
7- Özetle Iran Molla rejimi bu yol konjonktürden yara almadan, değişmeye başlamadan çıkamaz. Iran halkının kaderi bu değişmenin ne yönde ve ne hızda olacağına bağlı
1 comment:
Batı ülkelerinde seçime katılma oranları %45 lere düşmüş durumda iken tüm dünyanın izlediği bir konuşmada %85 lerde katılım oranını ön plana çıkarmak ,bence doğru bir davranış.Ayrıca konuşmada BBC-İngiltere 'ye saldırarak örneğin Fransa-Almanya 'yı konu dışında tutması , karşı tarafın Rafsancani destekli adayları desteklemesine benzer yanıt vermeidir,bence."Böl ve saldır" uygulaması.Fransız ve kısmi olarak Alman kanallarının İran'ıniç işlerine karışmamız haklı bir davranış mı sorusu üzerine programlara başlaması da , sanırım İran siyasetinin başarısıdır.BBC ve klonu AL jezire kanallarının yayınları ise İngiltere ve arka pozisyonda durarak yeni bir yenilgi almak istemeyen(Örn.Lübnan-Gazze-Körfez denizi eğemenliği -nükleer teknolojiyi elde etmesini englleyememe -Füze denemeleri-Uçak ve çeşitli silah üretimlerini engelleyememe vs)Obama yönetimi ABD Hüseyin(!!) Obama yönetiminin düşüncelerini ve duruşunu yansıtıyor.
Sanırım ,yarı sömürgelikten yeniçıkmış tüm ülkeler , Devlet destekli sermaye oluşumuna zorunlu gibiler.Teokratik devlette mollaların bu sermayeyi oluştururken görev yapmaları çok normal,tıpkı bizim Laik devlette bürokratların görev yapmaları gibi.
Önemli olan , bu sermayenin , Rafsancani gibi elitist mollaların elinde har vurulup harman savurulacak mı yoksa HALKÇI-DEVLETÇİ ve ANTİ EMPERYALİST duruş gösteren mühendis Ahmedinejat tarfından ,İran ulusu çıkarına mı kullanılacağıdır.Sanırım Rafsancani'yi zorlayacaklar ve bunu çocuklarının batı 'ya giderek hesap vermekten kaçmalarına önlem almakda görebiliriz.Önemli olduğuna inandığım diğer bir tespit ise , Cumhuriyet mitinglerinde kullanılan ulusal bayrak sembolü, İran'da Ahmedinejat taraftarlarının kullanması buna karşın Soros semböllerini ise Rafsancani taraftarlarının kullanmasıdır."Laik veya Teokratik devletlerde CUMHURİYETÇİLER ulusal bayrak kullanır,buna karşın BATI DESTEKLİ YABANCILAŞMIŞ unsurlar SOROS bayrakları "kuralını getirebiliriz.
Post a Comment