Wednesday, January 28, 2015

SYRİZA: Seçimlerden Önce ve Sonra...

SYRİZA’nın seçimleri kazanarak hükümet kurma noktasına gelmesiyle, yeni bir durum oluştu. İşin “kolay” kısmı bitti, zor ve tehlikeli kısmı başladı. Şimdi, SYRİZA’ya, paradigma-mızı değiştirerek bakmamız gerekiyor. Bu yeni durumun içinde SYRİZA’yı, haritası yapılmamış tehlikeli denizlere açılmaya başlayan, “yapısal sağlamlığı” da şüpheli bir gemiye benzetmek olanaklı.
SYRİZA liderliğinin hem gemiyi yüzdürmesi, hem de yol haritasını, en azından arkadan gelecek olanlar için çizmesi gerekiyor. Tabii ki bu bir devrim değil ama yine de aklıma Charles Dickens’ın sözleri geliyor: “Zamanların en iyisiydi ve de zamanların en kötüsü”...

Yeni duruma uyum sağlamak..
SYRİZA’nın dışındaki “radikal” solun içinden bir kesim, seçimleri gerçek güçler arası değil de siyasi çizgiler arasında bir çatışmaymış gibi algıladı, SYRİZA’yı seçimlerde desteklemedi. Seçim sonuçları, SYRİZA’nın, bu desteğin getirebileceği yüzde 5-6 oya gerek kalmadan başarılı olduğunu gösteriyor. Böylece, SYRİZA’yı desteklememekte ısrar eden sol partiler, bir muhafazakâr partinin iktidara gelmesine, dolayısıyla bir felakete neden olmaktan kurtuldular. Yalnızca, hatalı, siyasi sonuçları (varlıkları ile yoklukları arasında bir fark) olmayan bir kampanya yürütmüş olmakla kaldılar. Başta Yunanistan halkı olmak üzere hepimize geçmiş olsun!

Artık seçimlerden sonra oluşan yeni duruma uyum sağlamak gerekiyor. Tüm farklı akımlarıyla birlikte sol hareketin, şimdi SYRİZA hükümetini, sağdan (uluslararası mali sermayeden, faşistlerden, kiliseden, yargıdan, güvenlik güçlerinden) gelecek saldırılara karşı korumaya, soldan da “markaja” almaya çalışması gerekiyor, verdiği sözlere, yarattığı umuda sadık kalmasını sağlamak için...

Ancak bu yeterli olmayacak, çünkü SYRİZA, programının temel çerçevesini hem halkın yaşam koşullarını iyileştirmek hem de ekonomik krizi aşmak olarak saptamıştı. 

Yazının devamını okumak için tıklayınız 

Wednesday, January 21, 2015

‘İslamofobi’nin Bazı ‘Faydaları’

“İslamofobi”, “postmodern” zamanlarda kimlik siyasetinin yaygınlaşmasına paralel olarak üretilen, hemen ırkçılıkla eşanlamlı olarak kullanılmaya başlanan bir kavram.
Charlie Hebdo, Koşer süpermarket saldırılarından sonra oluşan tepkilere karşı, “Aman İslamofobi yaparak ırkçıların ekmeğine yağ sürmeyelim” uyarısı yaygın biçimde gündeme geldi. Bu uyarıda bir haklılık payı var ama, dikkatle bakınca, “İslamofobi” kavramının, ırkçılara hizmet etmekten öte, ilk anda dikkat çekmeyen başka işlevlerinin olduğu da görülebiliyor.

‘Double coding’ ve fazlası..
“İslamofobi”, postmodernizmle birlikte ideoloji-kritik alanına, yapısöküm pratiği bağlamında giren “double coding”e (iki farklı anlama birden açık olma) çok güzel bir örnek oluşturuyor, hem de fazlasıyla

(...)

 Yazının devamını okumak için "tık"layınız

Wednesday, January 14, 2015

‘Je Suis Charlie’ ve Ötesi - II

Paris katliamı, 4 milyon katılımlı protesto gösterisi, önemli bir tartışma alanı açtı. Bu tartışma alanında, “İslamafobi”, “mizah sanatının sınırı” konuları benim de ilgimi çekiyor.

Müslümanları da kapsayan, soldan sağa geniş bir yelpazede, entelijensiya, bu olayların “İslam’la alakası yok”, “bu bir korku değil bir fobi çünkü gerçeklikte bir karşılığı yok. Bu korkuya sahip olanlar aslında ruh hastası” noktasında birleşiyor. Avrupa solunda, bu kavramı ırkçılıkla eşitleme eğilimi görülüyor. Bu yaklaşımların doğru yanları var, ancak korkular tamamen de temelsiz değil. 

Yazının devamını okumak için "tık"layınız 

Wednesday, January 07, 2015

2014 Yılında Zengin, Yoksul, Ünlü

Geçen yılın en çok tartışılan konularından biri “gelir dağılımı ve kapitalizm” ilişkisiydi. Yılın ünlüler arasına katılan yeni ismi de “bir türlü okumayı başaramadım” dediği Marx’ın, “Das Kapital”ini çağrıştıran bir kapak tasarımıyla yayımlanan kitabın yazarı Thomas Piketty idi.

Piketty, eşitsizliğin kapitalizmin ürünü olduğunu gösterip, “malumu ilan ederek” üne kavuştu. Piketty’nin ileri sürdüğü en önemli çözüm önerisine de, dünyanın en zengin adamı Bill Gates’in “kitaptaki her şeyi çok sevdim ama daha fazla vergi vermek istemiyorum” tepkisi de madalyonun öbür tarafındaki malumu ilan etmiş oluyordu. 

(...)

oplam yeni servetin yarısı..
Bloomberg’in yayımladığı “Milyarderler İndeksi”ne göre dünyanın en zengin 400 milyarderi 2014 yılında servetlerine 92 milyar dolar eklemişler.  


(...)

Bu çalışmalarda, uzun devrelerle büyük savaşlar arasındaki ilişkiyi, kendi çalışmalarımdaki bulguları da parantez içinde ekleyerek kısaca şöyle özetleyebilirim sanıyorum:
Küresel savaş -> egemen gücün küresel hegemonyası (bir egemen “Sermaye Birikim Rejiminin” ve “Düzenleme Sisteminin” oluşması) ->(Yapısal ekonomik kriz) Hegemonyacının liderliğinde kurulan küresel düzenin meşrutiyetini kaybetmesi -> (Krizi yönetme/düzenleme sisteminin etkisini kaybetmesi- mali buhran) -> Küresel sistemde merkezkaç eğilimlerin artması (yeni güçlerin yükselmesi) -> Küresel savaş...
Peki bu modele göre acaba neredeyiz?

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız