“Arşivleri açalım”, “1915 yılında olan ‘şey’in adını koymayı tarihçilere bırakalım”. Bunlar, “şey”in adını “Ermeni soykırımı” olarak koymak istemeyenlerin öne sürdüğü itirazlar. Bunlar bazen bilinçli bir siyasi direnişten, bazen de o “şey”in temel özelliğini kavrayamamış olmaktan kaynaklanıyor.
Bir ‘şey’
1915 yılında bir “şey” oldu! Bu kesin. “Çok sayıda” insanın yaşamına mal olan kötü bir şeydi bu da... Bu “şey”in, bir “özne” tarafından ne kadar örgütlü, planlı olarak yapıldığı tartışılabilir. İttihat ve Terakki “bir örgütten ziyade bir liderlikler, örgütler toplamıydı”, “büyük çaplı harekâtlar düzenleme yeteneğinden de yoksundu” iddialarını, Alman devletinin bu “şey” olurken
Osmanlı askeri yapılarının içinde büyük, hatta kimi zaman belirleyici
bir yeri olduğuna ilişkin saptamaları da göz önüne almak gerekir.
Bunlarla, daha çok sayıda benzer sorularla, belirsizliklerle o “şey”in
adının konulması arasındaki ilişki çok zayıftır. Bu belirsizliklerin,
soruların aşılması için arşivlere başvursak, cevapları bulmayı
tarihçilere bıraksak sonunda karşımıza bir sürü yeni olgu, soru ve
belirsizlik gelecektir. Ancak bir “adım” atarak “adını” koyacak
kararı alma sorunu yine ortada kalacaktır. O adımı atarak o kararı o
zaman alacak olanlar, bugün çoktan almış olanlardan daha avantajlı ve
kolay bir “işle” karşı karşıya olmayacaklardır.
Yazının devamını okumak için tıklayınız
Thursday, April 23, 2015
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment