Mısır’da, iki duruşmalık bir yargılamanın ardından
pazartesi günü 529 Müslüman Kardeşler üyesi idama mahkûm edildi. Salı
günü 700 sanıklı yeni bir dava başladı. Mısır egemen sınıfları (ki ordu
da bu sınıfların bir parçası) Mübarek öncesi iktidarı, her türlü örgütsel ve kitlesel muhalefeti yıldırarak restore etmeye kararlı. Tahrir Meydanı’nda Ocak 2011 “devrimini” yaşayanlar açısından acı bir durum.
Mısır tek örnek değil. Doğu Bloku çökerken, kitleler
çürümüş iktidarlara karşı Fransız Devrimi sloganlarıyla
ayaklanıyorlardı. Kalkan toz duman yatıştığında, kamu malları talan
edilmiş, hırsız oligarklar devleti ele geçirmiş, dünün yöneticileri
bugünün egemen sınıfları oluvermişti. İfade, seyahat özgürlüğüyse
tüketme özgürlüğüne indirgenmişti, o da paraya bağlıydı.
Ukrayna’da 2004-2005 Portakal “Devrimi”
bu düş kırıklığına bir tepkiyi dile getirdi. Dışardan dejenere olana
kadar manipüle edildi. O da bir hırsız grubunu devirdi, ama onların
yerine daha becerikli, daha açgözlü hırsızlar geldi. Geçenlerde Kiev’de
aynı senaryo yeniden yaşandı. Bu kez, faşist fanatikler yönetime sızdı,
ülkenin bir kısmı ayrılıp başka bir ülkeye katıldı. “Maidan” niye oldu? Ölenler niye öldü.. diye soranlara hak vermemek elde değil.
Bunlardan ne “toplumsal olaylar” yararlı sonuçlar üretmiyor sonucu, ne de “hadi bir daha, daha iyisini yapalım” sonucu çıkar.
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
Wednesday, March 26, 2014
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment